29 Eylül 2021 Çarşamba

Padişah’ın Öğünleri Nelerdir?

 Padişah’ın Öğünleri Nelerdir?


Padişahlar gün doğmadan uyanırlar, namazlarını kılıp kiler odasında hazırlanan kahvaltılarını tek başlarına yaparlardı (Toygar, 2002). Yemeği padişaha sunmak kilercibaşının göreviydi ve çaşnigir de bu hazırlanan yemeklerinin tadına bakmakla görevliydi. Tarihi osmanlı saray mutfağında mutfak bölümlerinden olan kuşhane mutfağında Padişah için yapılan yemekler daha çok altın sahanlara konur, bir tablaya dizilirdi (Toygar, 2002). Aynı şekilde padişahın eşi için de hazırlanırdı.

Mutfak kültürümüzde Kahvaltı kelimesi 17. yüzyılda dilimize girmiştir, bu kahveyle birlikte mutfağımızda olan yani kahveye altlık yapılan bir öğün olarak kabul edilebilir. 

Kahve altı kelimesi, ince sesli e’nin düşmesiyle kahvaltıya dönüşmüştür (Samancı,2009). Bundan önce fatur ya da futur deniliyordu. Bunun denmesinin sebebi de akşam yemeğinden sonra sabaha kadar hiçbir şey yenilmediğinden oruç tutuyormuş gibi sayılması ve sabah da ilk yenilen öğüne orucu bozmak anlamını taşıyan bu kelimeler seçilmiştir diyebiliriz. İftar ve fitre de bu kelimelerden gelmiştir. Kahvaltıda pirinçle yapılan yemekler, etli ya da sebzeli pilavlar, etli yemekler, çorba gibi yemeklerden oluşur.

Padişahların çoğu günde iki öğün yemek yemişlerdir. Fakat bazı padişahlar ikiden fazla öğün yedikleri de görülmektedir. Sabah 06.00’da yenilen sabah yemeğine karşılık akşam yemeği de 18.00’de yenilmiştir. Tabi daha sonraları bu öğün saatlerinin kaydığını da görmekteyiz. Osmanlı seçkin çevrelerinde sabah kahvaltının ileriki saatlere kaydığını görürüz. 

İş saatlerinin de Avrupa saatlerine uması da öğün vakitlerinin değişmesine neden olmuştur. Böylelikle sabah yedi – sekiz sularında yapılan kahvaltı, on iki – bir sularında yenen öğle yemeği ve akşam yedi – dokuz arası yenen akşam yemeği geleneği ortaya çıkmıştır (Samancı,2009).Ayrıca günde iki öğün yeme âdeti sadece Osmanlı’da değil diğer Avrupa ülkelerinde de görüldüğünü söylemek mümkündür.

Sabah yemeği genellikle pirinç ya da hamur yemeği, etli bir yemek ve çorbadan oluşmaktadır. Bu yemeklerin birinci kategorisine şunlar girer: lapa, haftada bir defa verilir ve kışın yerini bulgura bırakır; tutmaç; keşkek (yoğurtlu hamur); sütle pişirilmiş pirinç, pirinç herisesi gibi; sade ya da sebzeli, meyveli, etli ya da erişteli pilav (Yerasimos,2002a). Bundan sonraki yemek de kalye ya da kavurma sunulur. 

Koyun etine mevsim sebzeleri katılı: ilkbaharda ıspanak, bakla, hatta kuşkonmaz; yazın patlıcan ve balkabağı; sonbahar ve kışın elma, şalgam, pazı, lahana, pırasa ya da mantar (Yerasimos,2002a). Böylece sadece et değil, eti farklı ürünlerle lezzetlendirmeye çalışılmıştır. 

Yemeğin son bölümünü oluşturan çorba çeşitli biçimlerde sunulur ve bazı günler saray ağaları iki çeşit çorba arasında seçim yapabilirler: nohutlu, naneli, maydanozlu çorba ak çorba (herhalde unlu), oğulotu çorbası, kadıntuzluğu çorbası, pirinç çorbası, limonlu, sumaklı, bademli, havuçlu, pırasalı, şalgamlı çorbalar (Yerasimos,2002a). Kahvaltı öğünün adeta bir akşam yemeğini aratmaz bir şekilde olduğu ayrıca bir tartışma konusu olabilir. Çorbalarda da et yemeklerinde de ortak sebze çeşitleri de görülmektedir böylece.

Yemekler haftada bir tekrarlanıp mevsimde bir değişmektedir ama yemeklerde ağırlıklı olarak et tercih edilir. Akşam yemekleri yıl boyunca çorbalar ve tavuk kebaplarından oluşur, bunu saraya giren tavuk sayılarından öğrenebileceğimizi yazar bazı kaynaklar. Akşam yemekleri ilk önce çorbayla başlar sonra ara sıcak ve ara soğuklar gelir, bunların ardından da et yemekleri gelmektedir. Bu yemeklerin üstüne genelde helva ya da sütlü hafif tatlılar tercih edilirdi. Tabii ki bu sofraları süsleyen çeşitli şerbetler de bulunmaktadır.

Bu konuda eldeki belgelere bakıldığında, 11 Haziran ve 9 Temmuz 1469 tarihine aittir. Bu sırada padişah İstanbul’dadır ve günde iki öğün yemek yediği görünmektedir. Akşam yemeği, belli bir perhizin uygulandığı izlenimi verecek kadar yalın ve yeknesaktır: etli bir yemek, çorba, yoğurt ve arada meyve ya da büyük bir olasılıkla çiğ yenilen, salata cinsinden otlar (Yerasimos,2002a). 

Esas yemek ise günden güne değişmektedir. Böylece II. Mehmed ayın ilk on beş günü her akşam şalgamlı ve yumurtalı (herhalde terbiyeli) kuzu ve geri kalan 14 gün soğanlı tavuk kebabı yer (Yerasimos, 2002a). Çorba için de aynı şey geçerlidir,  Padişah’ın Öğünlerinde kuzu yemeğinin yanında her gün sarı erikli çorba vardır, ancak bazı günlerde içine hıyar ya da maydanoz katılır, tavuk kebabının yanına ise koruk ya da sarı erik suyu katılmış bir balkabağı çorbası gelir (Yerasimos, 2002a). 

Yemeklere eşlik eden otlar da mevsimine göre değişiklik göstermektedir. 26 Haziran akşamında padişah hıyar turşusu yer, 13’ü ve 15’inde mönüde kiraz vardır, 19 ve 27’sinde ise boza içilir (Yerasimos, 2002a). Bu yemek listesi bize padişahların özel ve iyi beslendiklerini göstermektedir. Her şeyi zamanında tüketilir, saraya her malzeme özenle seçilirdi.

Ayrıca 1471 tarihinin kayıtında, Fatih Sultan Mehmed’in kişisel tüketimi de söz konusudur. İstanbul’u fethettikten sonra adeta bir Rönesans Prensi gibi davrandığını ve saraya bu sayede çeşitli yiyeceklerin girdiğinden bahsetmiştik. Saraya giren malzemelerden bahsedecek olursak; balık yumurtası, havyar, marina balığı, incir, kuru balık, yılan balığı gibi malzemelerin kayıtlı olduğu görülmektedir. Bu da padişahların yemeklerine önem verdiğini bize kanıtlar.


Restoran Mutfağı Nasıl Kurulur?


28 Eylül 2021 Salı

Osmanlı Saray mutfağında Görevlilerin Maaşları Nedir?

 Osmanlı Saray mutfağında Görevlilerin Maaşları Nedir?

Saray mutfağında Matbah-ı Amire’nin en önemli kaynağı ulufelerdir. Ulufeler personellere üç ayda bir dağıtılmaktadır. Personelin ulufe kayıtları, maliyenin gider bürolarından olan Piyade Mukabelesi Kalemi’nde tutulmaktaydı (Bilgin, 2004). 

Hazineden alınan ulufeler aşçıbaşı veya kâtibe veriliyor ve dağıtım da bu iki görevli aracılığıyla yapılıyordu. 

Emin ve kâtipten sonra en yüksek maaşı aşçıbaşı almaktaydı (Bilgin, 2004). 

Ayrıca mevacib defterlerinde emin ve kâtibin maaşı verilmemiştir. Çünkü ikisi de aslında başka bölüklere bağlıydı ve maaşlarını da bağlı oldukları bölüklerden temin edilmekteydi. 

Yevmiyeler günlük yarım akçeyle 10 akçe arasında değişir (1478’deki gündelikler) ve en yüksek akçeyi aşçıbaşı, en düşüğü de şakird (çırak) almaktadır.

Has Aşçıbaşı Ahmet ÖZDEMİR olarak;
Uluslararası yiyecek ve içecek danışmanlığı üzerine profesyonel mutfaklar ve yeni restoran açılışları ve gastronomi danışmanlığı üzerine diğer yazılarıda okuyabilirsiniz..


yiyecek-icecek-danismanligi-mutfak-danismanligi


Osmanlı Saray Mutfağında Görevlilerin Kıyafetleri Nedir?

Osmanlı Saray Mutfağında Görevlilerin Kıyafetleri Nedir?

Mutfakta çalışanlar keten bezinden yapılma iç çamaşırı ve entari giyerler, bellerine kuşak, başlarına beyaz külah takarlar. 

Tarihi Osmanlı Saray Mutfağında Kış aylarında personellerin ileri gelenleri yeşil, diğerleri de lacivert cukadan yapılmış kışlıklar giyerlerdi. 

Kıyafetler Selanik’te üretilmekteydi. Osmanlı Saray Mutfağında Görevlilerin Kıyafetleri 17. Yüzyılda mutfak hademesine ait giyeceklerin masrafları ocaklık olarak Selanik mukataalarından görülüyordu (Bilgin, 2004). 

Kıyafetler aşçıbaşı tarafından teslim alınıp dağıtılmaktadır.

yiyecek-icecek-danismanligi-mutfak-danismanligi

Osmanlı Saray mutfağında Görevlilerin "Menşei" Nedir?

 Osmanlı Saray mutfağında Görevlilerin "Menşei" Nedir?


16. yüzyıla kadar kul kökenliydi fakat 16. yüzyıldan itibaren gayri Müslimlerden elde edilen kullar ve Müslüman yakınları tercih edilmiştir. 

Bunun haricinde şehzadelerle birlikte gelenler, ihtida edenler ve bir hizmete karşılık kadro verilenler de burada yer almıştır.

Tarihi Osmanlı saray mutfağının ilk çalışanları;

Osmanlı saray mutfağında ilk çalışanlar Kıdemli Türk ailelerden şagirt, halife ve üstat' lar olarak. 

Daha sonra ise 16. Yy. ilk çeyreğinde Osmanlı Saray mutfağında Görevlilerin "Menşei" devşirmeler, 16. Yy. ikinci çeyreğinde devşirme ağırlıklı acemi oğlanları, 16.yy. son çeyreğinden sonra kul kardeşleri ve üstat oğlanları idi. 

Osmanlı saray mutfağına ilk girenler şagirt, bölük başı, kalfa ve daha sonra ise kilercibaşı 'nın iradesi ile usta (aşçı), aşçıbaşı olabiliyorlardı.

Restoran Mutfağı Nasıl Kurulur?

Has Aşçıbaşı Ahmet ÖZDEMİR olarak;
Uluslararası yiyecek ve içecek danışmanlığı üzerine profesyonel mutfaklar ve yeni restoran açılışları ve gastronomi danışmanlığı üzerine diğer yazılarıda okuyabilirsiniz..


Osmanlı Saray Mutfağı Görevlileri Kimlerdir?



Osmanlı Saray Mutfağında "Katip" Nedir?

 Osmanlı Saray Mutfağında "Katip" Nedir?


Mutfağa bağlı birçok kâtip bulunmaktadır ama bunların en önemlisi matbah-ı amire katpibi 'dir. Diğer kâtiplere örnek olarak; masraf kâtibi, makiyan kâtibi, sebze kâtibi vs. kâtipler kiler ağasının denetimindedirler. 

Mutfak kâtipleri Fatih Sultan Mehmed döneminden beridir bilinmektedirler. Kâtipler eminin yardımcısı olarak yıllık muhasebelerinin kaydını tutmaktadır. 

Bazı kayıtlara göre mutfağa girip çıkan malzemelerin denetlenmesinde görev yaptığı yer almaktadır. Mutfağa bağlı kuruluşlarda tutulan ve dönem sonunda çıkarılan muhasebenin de dayanağı olan bütün hesap kayıtları, nihai olarak bu kâtibin elinden geçmekteydi (Bilgin, 2004). 

Ayrıca aşçıbaşıyla birlikte maaşların dağıtımda yardımcı olur ve bunları kayıt ederdi.

Birincisine “evvel” ikincisine “sani” de denilen Osmanlı Saray Mutfağında masraf kâtipleri, kiler ağasının denetiminde, gerek pazarlardan alınan gerekse taşradan havale yoluyla gelip kilere giren malların kayıtlarını tutmaktaydılar (Bilgin, 2004). 

Kilerden mutfaklara yapılan dağıtımın kayıt defterlerini de bu iki kâtip tarafından tutulmaktadır. Bunlar, ayrıca her dönemin sonunda, koyun, un, pirinç, şeker ve balmumuna ait müstakil muhasebeler hazırlanırlardı ki, genel muhasebelerin sonunda hesaplar bu kayıtlara dayanırdı (Bilgin, 2004).

Has Aşçıbaşı Ahmet ÖZDEMİR olarak;
Uluslararası yiyecek ve içecek danışmanlığı üzerine profesyonel mutfaklar ve yeni restoran açılışları ve gastronomi danışmanlığı üzerine diğer yazılarıda okuyabilirsiniz..

Osmanlı Saray Mutfağı Görevlileri Kimlerdir?


Saray Mutfağında "Sebzehane" Nedir?

Saray Mutfağında "Sebzehane" Nedir?

Saray mutfağı için alınan sebzelerin dağıtımı ve korunması ile ilgili işlemlerin yapıldığı yerdir. Anadolu ve Rumeli yakasında saraya yakın köylerden temin edilirdi. Bunun nedeni sebzelerin dayanıksız besin maddesi olmasındandır. 

Bu köylerdeki çiftçiler ürettikleri sebzeleri sebzehaneye teslim ederler, her hafta Salı günleri saraya gelip paralarını alırlardı. (Bilgin, 2003). Sebzecibaşının idaresinde olan kuruluşta Osmanlı Saray mutfağında XVI. yüzyılda ikinci yarısında üç, yüzyılın sonunda yirmi, XVII. yüzyılın ilk yarısında ise on beş – on altı sebzeci çalışmaktaydı (Bilgin, 2003).

Has mutfakta padişaha, Valide Sultan mutfağında haremdeki kadınlara, Kızlarağası mutfağında harem ağalarına yemek pişerdi.

Profesyonel mutfaklarda aşağıdaki kaynak olarak gördüğüm diğer yazıları 'da okumak isteyebilirsiniz...

Yeni Restoran Açarken En Çok Yapılan Hatalar Nelerdir?
Yeni Restoran Konsepti Nedir? Nasıl Oluşturulur?

Osmanlı Saray Mutfağı Görevlileri Kimlerdir?


Osmanlı Saray Mutfağı Görevlileri Kimlerdir?

 Osmanlı Saray Mutfağı Görevlileri Kimlerdir?


Matbah-ı Amire’ye bağlı hizmet grupları bölüklere ayrılmış bir şekilde teşkilatlanma biçimine sahiptir.

17. yüzyılda bu hizmet grupları; 
aşçılar, kilerciler helvacılar, ekmekçiler, kasaplar, yoğurtçular, tavukçular, sebzeciler, simitçiler, mumcular, kalaycılar, sakalar, buzcular, buğday döğücüler, müteferrikalar ve eytam. 

Emin, kâtip ve aşçıbaşı dışında her grubun başında bir “baş” (helvacıbaşı gibi) bir de kethüda bulunmaktadır.

Sayar mutfağı oldukça hareketli bir mutfaktır ve bir hanedan mutfağı olmasından dolayı erzak, sarayın kendine has esnafından tedarik edilirdi. Bu esnaf sarayın kilercibaşısına bağlıydı (Kültür Bakanlığı, 2000). 

Bu esnafı başlıca bakacak olursak; kasap ustaları,  Saray Mutfağı Görevlilerinden yoğurtçu ve sütçüler, tavukçu, mumcu, simitçi kalaycı, buzcu ve karcı esnafından oluşmaktadır. Bu da bize sarayın kendine has esnafı bulunduğu ve birçok esnafın da saray sayesinde geçimini sağladığını söyleyebiliriz.

Mutfakta olan görevliler mutfağın adeta bir okul gibi eğitim – öğretim verilen yer olduğunu Matbah – ı Amire Ustaları ve Matbah – ı Amire Şakirdleri (çıraklar) göstermektedir. Tabii bu da geleneğimizde mevcut olan usta – çırak ilişkisi çerçevesindedir.

Fatih bir gün tebdil – i kıyafet gezerken sokakta bir yeniçeri aşçısının düzensizliğe kızıp bir okka et bulamadığını ve bu görevde kendisi olsa hiç aksama olmayacağını söylemiş, padişah bu aşçıyı önce ihtisap ağalığına getirmiş sonra sadrazamlığa kadar yükseltmiştir. Böylece bir aşçının sadrazamlığa kadar yüksek bir mertebeye çıktığını da görmüş oluyoruz.

Türk Mutfağından Kaybolan Kerkük Yemekleri Nedir?

 Türk Mutfağından Kaybolan Kerkük Yemekleri Nedir? Ziyat AKKOYUNLU* Özet:  Bu makalede, Orta Asya’dan başlayarak Osmanlı’ya ve oradan da Ker...