Menü Yönetimi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Menü Yönetimi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Ocak 2022 Cumartesi

Atık Gıda Yönetimi Ve Sürdürülebilirlik

 Atık Gıda Yönetimi Ve Sürdürülebilirlik


Atık Gıda Yönetimi Ve Sürdürülebilirlik
Adem ADEMOĞLU*

“Ey oğul! İsraf ihtiyaca değil, boşa harcanan şeydir. İsraf yalnız parada değil; sözde, sohbette, yemekte, her işte kötüdür. İsraf teni eritir, canı daraltır ve diri insanı öldürür. Kandilin yağı ölçülü olursa idareli yanar, çok konursa alev fitile boğulur ve söner.” Kâbusname 

İsraf kavramı, Türk Dil Kurumu tarafından "Gereksiz yere para, zaman, emek ve benzeri harcama, savurganlık’’ şekilde tanımlanmıştır (TDK, 2021). Arapça bir kelime olan israf Nişanyan sözlüğe göre "azıtma, taşırma, haddini aşma, boşa harcama’’ anlamına gelmektedir (Nişanyan, 2021). Tanımlardan da anlaşılacağı üzere bir ürünün gereksiz yere kullanımından doğan durum olarak ifade edilmektedir. Gıda israfı ise üretimin ilk başlangıcı olan tarladan evlere ulaşıncaya kadar geçen süreçte birçok nedenden dolayı ortaya çıkması olayına denilir. Gıda israfı bireylerin yetersiz beslenmesi, açlık ve kıtlık gibi küresel sorunlar içerisinde ilk sıralarda yer almaktadır. 

Toplumların atık gıda yönetimi ve gıda israfı konusunda gerekli bilince sahip olmamaları durumunda sadece tüketiciler kayıplara uğramakta bunun yanında gıda zincirinde yer alan paydaşlar ve çiftçiler için de ekonomik kayıplara yol açmaktadır. Örneğin hasat veya nakil sırasında gıdalarda ezilme, çürüme ve bozulma gibi durumlarda gıdaların israf edilebilmektedir. Bu bağlamda da atık gıda yönetim politikalarının belirlenmediği ülkelerin ekonomilerine ve çevre üzerine ciddi zararlar vermektedir. Dünya nüfusu her geçen gün artmakta ve sürdürülebilir bir gıda sisteminin kurulması gerekmektedir. Artan gıda ihtiyacının karşılanması için uygulanabilir çözümlerin üretilmesi gerekmektedir. Çalışma alanyazına gıda israfı ve kayıpları kavramı, geri dönüştürme, kompostlaştırma ve sürdürülebilir bir atık gıda yönetimi gibi konularda gerekli bilinç düzeyinin arttırılması noktasında, katkılar sunmaktadır.

Atık Gıda ve Sürdürülebilirlik

Atık; amaçlandığı biçimin dışına çıkmış ürüne denilmektedir. Bunlar içerisinde gıda ürünleri, yiye"cek ve içeceklerin muhafaza edildiği ambalaj malzemeleri, araçlar gibi her şeyi kapsamaktadır. Bu atıklar içerisinde gıda atıklarının durumu diğerlerine göre oldukça yüksek oranlardadır. Atık gıda, yenilebilir tüm gıda maddelerinin üretim aşamasından servis aşamasına kadar geçen tüm süreçte çeşitli nedenlere bağlı olarak ortaya çıkmasına denir. Gıda maddelerinin hasat, nakil, depolama, hazırlık gibi süreçlerde çürüme, bozulma veya ezilme şeklinde ortaya çıkmaktadır. Gıda atıklarının oluştuğu yerler üretimin başlangıcı olan tarlalar, nakliye sürecinin dışında gerek evlerde gerekse de yiyecek içecek işletmelerinde yiyeceklerin hazırlandığı mutfaklarda veya tabaklarda bırakılan yiyecekler nedeniyle meydana gelebilmektedir. Atık oluşumunda en yüksek gıda israfı ise evlerde görülmektedir.

Atık gıda oluşumu toplumların yaşamının devamlılığının sağlanmasında önemli bir yere sahip olan çevresel, ekonomik ve sosyal olarak sürdürülebilirliğin sağlanması bakımından önem taşımaktadır. Uygun maliyetli, hızlı ve pratik yaklaşımlar sayesinde, gıdalardaki atık oluşumu en alt seviyelere çekilecektir. Üretim ve tüketim aşamalarında yer alan tüm paydaşlar atık yönetiminde görevlerini dikkatli bir şekilde yerine getirmelidir. Konu ile ilgili yapılacak olan çeşitli girişimleri hem devlet hem de özel kuruluşlar desteklemelidir (Songür ve Çakıroğlu, 2016). 

Atık miktarı üretim ve tüketim hacminin artması bunun nedeni ise artan nüfus ve endüstriyel büyümeyle birlikte gün be gün ciddi boyutlara varmaktadır. Dünyanın fiziki dengesinin bozulmasında etkili olup, yaşamı tehdit eden çevresel atıklar, uzun bir süre yok olmadan kalabilmektedirler. Dolayısıyla çevre bilincinin artırılarak doğacak çevre felaketlerinin önlenmesi sağlanmalıdır. Bu sayede atık miktarında bir sıfırlanma görülebilir (Yaman ve Olhan, 2010). Başka bir ifadeyle atık oluşum nedenlerinin tespit edilerek kontrol altında tutulması, atık miktarını sıfır atık olarak nitelendirilecektir.

Sıfır atık felsefesi sürdürülebilir ürünler kullanılması, bütün kaynakları verimli bir şekilde kullanarak olası israf oluşum nedenlerinin belirlenmesi ve bunun en az seviyede tutulması ya da önüne geçilmesini, atıkların oluşması halinde ise bunların ayrı ayrı toplanarak geri kazandırılmasını amaçlayan hedeflerin tamamıdır (Upadhyaya, 2013; Anonim, 2018). Dünya genelinde atık gıdalara yönelik çalışmalar ve bu konun önemine yönelik eğilimler her geçen gün artmaktadır. Sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak ve gıda atıklarının dinamik bir şekilde koordinasyonu sağlamak bakımından önem taşımaktadır (Şahin ve Bekar, 2018). Dolayısıyla doğal kaynakların sürdürülebilmesinde hem toplumsal zararları azaltma hem de ekonomik kayıplara önüne geçilmesi için atık gıda yönetimi üzerinde durulması gereken konuların başında yer almaktadır. 

Atık gıdaların kurtarılması ve geri kazandırılması için çeşitli işletmeler ve kuruluşlar atık yönetimi ve sürdürülebilirlik sağlamak için farkındalık oluşturup, politikalar ortaya koymaktadır. Özellikle organik atıklar komposlaştırma ve biyoyakıt gibi bir takım sürdürülebilir uygulamalar sayesinde geri kazandırılabilmektedir.

Çevreye duyarlı geri dönüşüm bilinciyle atık gıdaların kaybının önlenmesi gerekmektedir. Değişen dünya düzeninden dolayı, sınırlı olan gıda kaynaklarının artan ihtiyaçları karşılaya bilmesi için tüm insanlığın geri dönüşüm bilgi ve bilincine sahip olması gerekmektedir. Bu anlayışla sürdürülebilirlik bakımından nesilden nesile aktarılacak doğal çevre korunmuş olacaktır. Çevre dostu bir strateji, hem sorumlu tüketicileri hem de alternatif tedarik zinciri aktörlerini birleştiren değerler sistemine işaret ederek, başarılı bir gıda kümelenmesi oluşturmada bir yol göstericidir ( Lee ve Wall, 2012). Hjalager ve Johansen tarafından belirtilen, çevre koruma ve atık gıda yönetim stratejilerini birleştirerek sürdürülebilir gıda tüketimine yönelik inovasyonlar sunmaktadırlar. Biyoçeşitliliğin korunmasını destekleyerek yemek yollarının oluşmasını sağlamaktadırlar (Hjalager ve Johansen, 2013).

Tüm dünyada küresel bir sorun olan atık gıda çeşitli kurumlar ve sivil toplum kuruluşları tarafından konu ile ilgili projeler oluşturularak çalışmalar yapılmaktadır. Bu atıklarının geri dönüştürülmeyip çöpe atılması ekonomik, etik ve çevresel sorunları ortaya çıkarmaktadır (Marthinsen ve ark., 2012; Parizeau ve ark., 2015).

Atık Gıda Raporları

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütünün (FAO) raporuna göre, artan gıda kaybı ve israfın önlenmesine yönelik çalışmaların artırılması gerekmektedir. Dünya genelinde tarımsal gıda israfı yıllık 1,3 milyar ton, mali değeri ise 1 trilyon dolar olarak gösterilmektedir. Gıda atık miktarının sadece dörtte biri önlenebilirse, dünya genelinde açlık çeken 830 milyon insan bu durumdan kurtulabilecektir. Bu atıkların önlenmesi topluma etik sorumluluklar yüklemektedir (Gustavsson ve ark., 2011; FAO, 2021; Pirani ve Arafat, 2014: 328; Betz ve ark., 2015). Gıda atık oluşumun da bilinçsiz tüketim nedeniyle ihtiyaçtan fazla alınan gıdalar çürüyerek çöpe gitmektedir. Yiyecek içecek hizmeti sunan işletmeler atıkların yoğun olarak oluştuğu sektörlerden birisidir (Creedon ve ark., 2010). Bu işletmeler içerisinde önemli bir yere sahip olan otellerde en sık görülenler cam, plastik, metal, kâğıt ve gıda atıkları şeklinde sınıflandırılmaktadır (Owen ve ark., 2013).

Dünya genelinde gıda atıkları çevreye verdiği zararlar, doğal kaynakların tüketilmesi ve ekonomik kayıp olarak ciddi boyutlara ulaşmıştır. Yıllık gıda atığı için ödenen miktar ülkelere göre oldukça yüksek miktarlarda olup, bu rakam İngiltere’de 480 pound (£), Avustralya’da ve Amerika’da 590 dolar ($) civarında yer almaktadır. Gıda zincirinde önemli konuların başında gıda atıklarının önlenmesi veya azaltılması gelmektedir (Koivupuro ve ark., 2012: 183). 2021 yılı itibariyle 7,8 milyar olan dünya nüfusunun, 2050 yılında 9,8 milyara ulaşacağı tahmin edilmektedir. Küresel gıda üretiminin 2050 yılına kadar yüzde 60 oranında artması her geçen gün artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılayabilmek için gerekli görülmektedir (UN, 2019). 

2021 Birleşmiş Milletler Gıda İsrafı Endeksi Raporu’na göre Türkiye dünya genelinde en fazla gıdanın israf edildiği ülkeler arasında yer almakta ve Türkiye’de her yıl kişi başına 93 kilogram yiyecek çöpe atılmaktadır. Rapora göre dünya genelinde her yıl toplam 931 milyon ton gıda israf ediliyor. Bu, küresel çapta perakende satış noktaları, evler ve restoranlarda tüketime hazır gıdanın %17’sinin doğrudan çöpe gitmesi anlamına geliyor. 

Raporda israfın %61’inin evlerde yapıldığı belirtiliyor. Birleşmiş Milletlerin sürdürülebilirlik çalışmaları yapan Wrap adlı sivil toplum kuruluşuyla gerçekleştirdiği araştırmaya göre dünya genelinde israf edilen gıdanın toplamı 40 tonluk 23 milyon kamyon dolusu yiyeceğe karşılık geliyor. Uzmanlar, “Bu kadar kamyonun uzunluğu dünyanın çevresinin yedi katı” diyor. Daha önce gıda israfının daha çok zengin ülkelere özgü bir sorun olduğu düşünülüyordu. Fakat araştırma, gelir gruplarından bağımsız olarak her ülkede önemli miktarda gıdanın israf edildiğine işaret ediyor (UNEP Gıda Atık Endeksi Raporu, 2021). Çalışmalar atık gıdaların çevresel, sosyal ve ekonomik sürdürülebilirliği ciddi olarak tehdit ettiğini göstermektedir. 

Bu atıklarının değerlendirilmesiyle ilgili dünya genelinde birçok uygulama olduğu gibi Türkiye’de de gıda bankaları kurulmuştur. Gıda bankası; herhangi bir kar amacı gütmeden açlık sınırındaki kişilere ve meydana gelen doğal afetlerin meydana geldiği yerlerdeki kişilere sağlıklı bir şekilde ulaştırılması için doğrudan veya dolaylı dernekler, vakıflar, belediyelerin desteğiyle ulaştırma olayıdır. Bu gıdalar bağış veya üretim fazlası olup sağlığa uygun her türlü gıda maddesidir (Türkiye İsrafı Önleme Vakfı, 2021).

Şekil 1. Kişi Başına En Çok Gıda İsrafının Yapıldığı Ülkeler

Atık Gıda Yönetimi Ve Sürdürülebilirlik

Şekil 1’de gösterildiği üzere kişi başı en çok gıda israfının yapıldığı ülkeler sıralamasında en çok israfın yapıldığı ülke Demokratik Kongo Cumhuriyeti, ikinci olarak Meksika ve üçüncü sırada Türkiye yer almaktadır (Birleşmiş Milletler Gıda Atıkları Endeksi, 2021). Küresel olarak gıda israfı, her geçen gün artmaktadır.

Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın 2021 Gıda Atıkları Endeksi’ne göre, dünyada her yıl 931 milyon ton gıda atığı üretilmekte ve bunun 569 tonu evlerden gelmektedir. Küresel ölçekte yılda kişi başına ortalama 74 kg gıda atığı oluşmaktadır. Gıda israfının boyutu Şekil 2’de ülkelere göre toplam ve kişi başına yapılan yıllık gıda israfı verilmiştir.

Atık Gıda Yönetimi Ve Sürdürülebilirlik

Şekil 2. Ülkelere Göre Toplam ve Kişi Başına Yapılan Yıllık Gıda İsrafı

Yıllık toplam gıda israfında ilk sırada Çin yer alırken (milyon ton 91.6), ikinci sırada Hindistan (milyon ton 68.7) yer almaktadır.

Yıllık kişi başı gıda israfında ise Nijerya ilk sırada (185 kg), ikinci sırada ise Yunanistan (142 kg) yer almaktadır (Birleşmiş Milletler Gıda Atıkları Endeksi, 2021). Dünyada en çok israf edilen gıdalar Şekil 3’te gösterildiğine göre ilk sırada "kökler, yumrular ve sağlıklı yağ içeren bitkiler’’ ikinci sırada ise "meyveler ve sebzeler’’ yer almaktadır (FAO, 2021).

Şekil 4’te Türkiye gıda israf araştırmasında, gıdaların tüketilmeden çöpe atılmasının nedenleri sorulduğunda ilk sırada "bozulması’’ yer alırken bunu ikinci sırada gıdaların "tüketilmemesi’’ takip etmektedir (Türkiye İsrafı Önleme Vakfı, 2021).

Atık Gıda Yönetimi Ve SürdürülebilirlikŞekil 3. Dünyada En Çok İsraf Edilen Gıdalar

Gıdalarda Atık Türleri

Gıdalarda atıklar çeşitli aşamalarda ve büyük miktarlarda ortaya çıkmaktadır. Bunların birçoğu çevreye atılmakta ya da hayvan yemi, gübre olarak değerlendirilmektedir. Bu oluşan atıklar nedeniyle doğal kaynaklar tükenmekte ve çevre kirliliği ortaya çıkmaktadır (Yağcı ve ark., 2006).

Dolayısıyla artan atıklar nedeniyle çevresel, sosyal ve ekonomik sürdürülebilirlik tehlikeye girecektir (Yıldırım ve ark., 2016). Oluşan atıkların kaynaklarına bakıldığından bunlar; hayvansal kaynaklı ve bitkisel kaynaklı olmak üzere iki gruba ayrılmaktadırlar.

Balık ve deniz ürünleri ve süt ve süt ürünleri endüstrisinde; tahıl ürünleri, meyve sebze ve şeker endüstrisindeki atıklar şeklinde gruplandırılabilmektedir.

Atık Gıda Yönetimi Ve SürdürülebilirlikGıdalarda Atıkların Meydana Geldiği Aşamalar

Gıda atıkları hem ticari işletmelerde hem de evlerde çeşitli aşamalarda ortaya çıkmaktadır. Atıkların ortaya çıktığı aşamalar üretim, satın alma, taşıma, depolama, hazırlık-işleme, servis-dağıtım sürecinde oluşmaktadır (Xue ve ark., 2017).

Hazırlanacak ürünü özelliğine ve miktarına uygun ön hazırlık çalışmaları yapılmalıdır. Gereğinden fazla hazırlanan ürünler mikroorganizmalardan kaynaklı olarak bozulmakta veya değer kaybına uğramaktadır (EPA, 2010: 18; FAO, 2021).

Bu kapsamda gıda atıklarının meydana geldiği aşamalar alt başlıklarda açıklanmaktadır.

Satın Alma Aşamasında Atıklar

Gıdalarda atık oluşumunun ilk başında satın alma amacının üzerinde yeteri kadar durulmamış olması yatmaktadır. Ürünlerin tedarik edileceği firmalarla kurulan iletişimin yetersiz olması ve amaçlanan kullanım miktarın çok üzerinde ürün tedariki yapılarak depolamasıdır. Satın alınan ürünlerin teslimatı sırasında gerekli denetimin yapılmaması da gıdalarda atık oluşumunu arttırmaktadır (Priefer ve ark., 2013). Doğu satın alma politikası uygulamak için menüye uygun ürünlerin tedarik edilmesi gerekmektedir (Okumuş, 2020). Ayrıca attık gıda ve gıda kayıplarını önlemek için ürünler satın alınırken tedarikçi ile iletişimi güçlendirme, mevsime uygunluk, istenilen amaca uygun ürün, stok kontrolü, üretim ve son kullanma tarihlerine dikkat edilmelidir.

Taşıma ve Depolama Aşamasında Atıklar

İyi bir taşıma ve depolama programının uygulanmadığı durumlarda atık gıda sorunu görülmektedir. Taşıma sırasında gıda maddelerinin özelliklerine uygun sıcaklıkları sağlayacak taşıtların tercih edilmesi gerekmektedir. Bunu sağlamada uygun bölümler ve raflar yer almalıdır. Gıdaların depolanmasında ise verimli bir uygulama düzeni sağlanmalıdır (Okumuş, 2020). Depolardaki stok seviyelerinin kontrol altında tutulması, kapasiteye uygun havalandırma sistemlerine yer verilmesi, ürünlerin özelliğine uygun sıcaklık ve nem seviyelerine dikkat edilmelidir. LİFO (son giren ilk çıkar) ya da FİFO (ilk giren ilk çıkar) sistemine göre depolardan ürün çıkışı sağlanmalıdır. 

Belirli aralıklarda haşere ve kemirgenlere yönelik ilaçlamalar ve gerekli düzenekler sağlanmalıdır (Priefer ve ark., 2013; Songür ve Çakıroğlu, 2016). Dolayısıyla stok seviyeleri takip edilerek aşırı stoklamadan kaçınılmalı ve uygun depolamalar yapılmalıdır. Depoların ısı kontrollerini belirli aralıklarla kontrol edilerek, gerekli temizliğin sağlanması gerekmektedir. Belirtilen bu hususlara dikkat edilmediğinde, gıdalarda kayıp ve atık oluşumu artmaktadır.

Üretim (Hazırlık) Aşamasında Atıklar

Yiyeceklerin hazırlanması aşamasında yapılan çeşitli hatalardan dolayı gıda atıkları oluşmaktadır. Bunların başında personelin bilgi yetersizliği gelmektedir. Bu oluşacak atıkların önlenmesi için personelin eğitilmesi, uygun mutfak araç gerecinin kullanılması, sipariş miktarının doğru tahmin edilmesi gibi tedbirlerle önlenmektedir (Altınel, 2011: 175; Priefer ve ark., 2013; Okumuş, 2020). Toplu yeme içme hizmeti sunan otel işletmelerinde, atık miktarının büyük bir bölümünü gıdaların hazırlanma ve servis aşamalarında meydana gelen atıklar oluşturmaktadır (Shanklin ve Pettay, 1993). Gıdaların işlenmesi aşamasında meydana gelen atıkların geri dönüştürülmemesi, standart reçetelerin kullanılmaması, üretimin gereğinden fazla yapılması, menü planlamaya gerekli özenin gösterilmemesi, personelin bilgi yetersizliği, müşterilerin isteklerine uygun hazırlanmamış yemekler, hijyen hususunda gerekli hassasiyetin olmaması gibi nedenlerle atık oluşumu artmaktadır (EPA, 2010).

Servis Aşamasında Atıklar

Gıda atık miktarındaki artışın oluşmasında en önemli faktörlerden bir diğeri de servis aşamasındaki yapılan hatalardan kaynaklanmaktadır. Gerek ev yaşamında gerekse de ticari işletmelerde yemeklerin porsiyon işleminde atık oluşumunun azaltılması ya da ortadan kaldırılmasına yönelik tedbirler alınmalıdır. Tüketicilerin tercihlerine yönelik gerekli ilave tedbirler de alınmalıdır. Servis aşamasında atık oluşumun artmasında, yemeğin yanında verilen tamamlayıcı yiyeceklerin fazladan konulmuş olması söylenebilmektedir (Songür ve Çakıroğlu, 2016). Bunun yanı sıra servis için yapılan ön hazırlıkların misafir sayısına uygun olarak yapılması gerekmektedir.

Paketleme Aşamasında Oluşan Atıklar

Gıda kayıp ve atıklar paketleme (ambalajlama) aşamasında da ortaya çıkmaktadır. Paketleme yapıldıktan sonra uygun ortamlarda muhafaza edilmesi ve nakliyesinin yapılması gerekmektedir. Bu süreçte ezilme gibi nedenlerden dolayı bozulma ve çürüme şeklinde atıklar oluşmaktadır. İyi bir atık yönetimi sayesinde bu tür atıklar geri kazandırılabilmektedir.

Gıda İsrafının En Yaygın Olduğu Yerler

Gıda israfı yaşamın sürdürüldüğü çeşitli yerlerde ortaya çıkmaktadır. Bunlar; evler, restoranlar, marketler, tarlalar ve oteller şeklinde sıralanabilir. Yapılan araştırmalar sonucunda en yoğun israfın evlerde yapıldığı görülmektedir. Özellikle çöpe atılan gıdaların başında ekmek ve unlu mamuller, sebzeler ve meyveler ilk sırada yer almaktadır. Bu tür atık oluşumunun önlenmesi bilinçli tüketim alışkanlığı sayesinde önlenebilir. Marketler küreselleşmenin etkisiyle kent kültürü içinde yaşam alışkanlıkları değişmekte ve et, sebze ve meyve, hazır gıda gibi gıdalarda atık miktarı her geçen gün artmaktadır. Özellikle üretimin başlangıç noktası olan tarlalarda ise gıdalarda ortaya çıkan atık miktarını, bilinçsiz yapılan tarım uygulamaları ve üretim sürecinde harcanan enerjinin çevreye salınması etkilemektedir. Bu durum doğal yaşam alanlarında zarar vermektedir (Gıda İsrafı, 2021).

Yiyecek içecek işletmelerinde en çok gıda atığı, hazırlık aşamasında meydana gelmekte ve konuk masasında da atıklar oluşmaktadır. Bunlar, personelin bilgi ve beceri seviyesinin yanında konukların tercihlerinden kaynaklı oluşmaktadır. Yiyecek içecek hizmetinin sunulduğu otel işletmelerinde ise ortaya çıkan atık miktarının azaltılmasında sürdürülebilir bir atık yönetimi sisteminin kurulması gerekmektedir. Otel işletmelerinde en çok atıkların oluştuğu aşama yiyeceklerin hazırlık ve yiyecek servisinde tercih edilen açık büfe sistemidir. Gıda atığının oluştuğu birimlerin başında ise mutfak, servis ve bar gelmektedir. Bu tür işletmelerin benimsemiş olduğu sistemler sayesinde maliyetler azalmakta ve karlılığı artırılabilmektedir (Owen ve ark., 2013: 2; Şahin ve Bekar, 2018; Büyükkol ve Bedük, 2019; Gıda İsrafı, 2021).

Küresel Boyutta Gıda Atıklarını Önlemenin Faydaları

Dünya genelinde gıda atıklarını önlemek çeşitli faydalar ortaya koymaktadır. Bunlar; sosyal, ekonomik ve çevresel boyutlarda ele alınmaktadır. Sosyal olarak dünya nüfusunun beslenmesine yetecek kadar üretilen yiyeceklerin büyük bir kısmı israf edilmekte, yetersiz beslendiği için ölen ya da hastalıklara yakalanan insan sayısı artmakta ve açlık sınırının altında bulunan insan sayısı her geçen gün artmaktadır. Yiyecekleri ihtiyacımız kadar alarak paylaşılmış sorumluluk bilinciyle atık oluşumu önlenebilir.

Ekonomi boyutuyla bakıldığında her bir ürünün tedarik edilmesi, taşınması, hazırlanması ve servisin yapılması için bir takım şartların sağlanması gerekmektedir. Bunlar için mali yatırımlar gerekmekte ayrıca zaman ve emek harcanmaktadır. Gıda maddelerinin israfı nedeniyle mali kaynaklarda çöpe atılmaktadır. Bu nedenle her bir tüketicinin bunların farkında olması ve harcamalarını kontrol etmesi beklenmektedir. Çevresel olarak ise gıda üretimi için harcanan enerjiyle çevreye farklı oranlarda sera gazı emisyonu salınmaktadır. Atık olan her bir gıda maddesinin yerine yenisinin üretilmesi gerekmekte bu durumdan dolayı hem çevreye tahribat vererek ekolojik dengenin bozulmasına yol açmakta hem de ekonomik anlamda zararlar ortaya çıkmaktadır. Çevre bilinci arttırılarak bu gibi durumların önüne geçilebilir (Songür ve Çakıroğlu, 2016).

Gıda Atıklarını En Aza İndirmenin Temel Nedenleri

Dünya genelinde kaynakların tükenilebilir olduğu ve bu kaynaklar kontrolsüz bir şekilde harcanmaktadır. Sosyal, ekonomik ve çevresel kaynakların sürdürülebilir bir şekilde gelecek nesle aktarılması gerekmektedir (Marra, 2013). Üretim, transfer, depolama, hazırlık-işleme, servis gibi tüm akış boyunca farklı oran ve miktarda gıda atığı oluşmaktadır. Tüm bu süreçlerde çevreye kirletici bir takım unsurlar bırakılmaktadır. Dolayısıyla toplum içinde yer alan her bir bireyden kaynakları bilinçli tüketme noktasında duyarlılık göstermesi beklenmektedir.

Atık Gıda Yönetim Stratejisi

Atık yönetimi, canlıların yaşamlarının devamlılığının sağlanması bakımından önem taşıyan su, hava, kükürt, azot dengenin korunması ve sürekliliğinin sağlanması bakımından önemlidir. Yaşam döngüsünün sağlandığı ekosistem, belirli bir düzen içerisinde sürmektedir. Bu döngünün sağlıklı bir şekilde olabilmesi için havanın, toprağın ve suyun kirletilmemiş olması gereklidir (Akın, 2014). Geri dönüşümü sağlanabilecek gıdaların çöpe atılmış olması ekonomik, çevresel ve etik sıkıntıları ortaya çıkarmaktadır (Marthinsen ve ark., 2012). Dolayısıyla yaşam için değerli olan unsurların kirletilmesi tüm canlıların hayatını tehdit ederek yaşamını zorlaştırmaktadır. İyi planlanmış bir atık yönetimi sayesinde ise her türlü atık geri dönüştürülerek tekrar kazandırılarak ekonomiye ve çevreye katkılar sunabilir.

Dünya nüfusundaki artış her gün ciddi boyutlarda gıda atığının meydana gelmesine yola açmaktadır. Artan her bir atık yanında birçok sorunu da getirmektedir. Atık miktarındaki artışa bağlı olarak yaşam alanı olan ekosisteme çok ciddi zararlar oluşturmaktadır (International Hotel Environmental Initiative, 2002). Sürdürülebilir bir atık yönetimi bilinç düzeyi yüksek toplum sayesinde ortaya konulabilir. Bu sayesinde gelecek nesil daha güvenli şartlarda yaşamlarını sürdürebilecektir.

Atık Gıda Yönetimi Ve SürdürülebilirlikŞekil 5. Gıda Kazanım Hiyerarşisi

Şekil 5’te gösterilen gıda atık hiyerarşine göre atıkların kaynağında henüz oluşmadan önlenmesi gerekmekte, bu sağlanamadığı durumlarda oluşacak atık miktarının azaltılması gerekir. Bu atıklardan insanların tüketimi için uygun olanlar ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması ya da insanların tüketimine uygun olmayan atıklar hayvanların tüketimi için kullanılması gerekmektedir. Hayvanların tüketiminde kullanılamayan gıda atıkları enerji elde edilmesi için geri kazanılması ya da kompost haline getirilerek gübre olarak kullanılmaktadır. Gıda atıklarının geri kazanım olanağı olmadığı durumlarda arazi doldurma veya yakılarak imha gibi stratejiler uygulanmaktadır (Bagherzadeh ve ark., 2014; 

Songür ve Çakıroğlu, 2016; EPA, 2021). Yiyecek içecek hizmeti sunan işletmeler, atık gıdaları biyogaz ve kompost olarak geri kazandırmak için biyo-digester sistemlerinden yararlanmaktadırlar. Geri dönüşüm yoluyla elde edilen biyogaz işletmelerde ısıtma veya pişirme sisteminde kullanılmaktadır. Kompost ise verimli gübre olarak bahçelerde kullanılabilir (Şahin ve Bekar, 2018).

Sonuç

Dünya genelinde küreselleşmeyle beraber beslenme alışkanlıklarında büyük değişiklikler oluşmakta ve gıdalar gereksiz yere atılmaktadır. Gıda atıklarını önleme ve küresel gıda güvenliğini arttırmak için mücadele etmek gerekli görülmektedir. İnsanlar tarafından tüketilmeyen her gıda zincirinin her bir aşamasında ortaya çıkacak olan atık gıdaların geri dönüştürülerek kazanım sağlanması beklenmektedir. Toplumlarda gıda kaybını önleme ya da azaltma amacıyla hem hükümetlerin hem de sivil toplum kuruluşlarının çeşitli uygulamalarla farkındalık kazandırılacağı öngörülmektedir. Bu atıklar çevresel, ekonomik ve sosyal sorunlara yol açmaktadırlar. 

Gıda atıklarının önlenmesinde satın alma, taşıma, depolama, hazırlık ve servis gibi tüm tedarik aşamalarında iyi bir atık yönetim sisteminin kurulmuş olması gerekmektedir. Bu sayede atık oluşumu ve bu oluşan atıkların kontrollü bir şekilde önleme, ihtiyaç sahiplerine ulaştırma, hayvan yemi, kompost oluşturma ya da biyo yakıt olarak değerlendirilecektir. Gıda atıklarını kontrol altında tutarak daha yaşanabilir bir dünyayı gelecek nesillere bırakabilmek için toplumun tüm bireyleri, kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşları gibi paydaşların birlikte çaba göstermesi gerekmektedir.

Atık Gıda Yönetimi Ve Sürdürülebilirlik

Kaynakça
Akın, G. (2014). İnsan Sağlığı ve Çevre Etkileşimi. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 54(1), 105-116.
Altınel, H. (2011). Menü Yönetimi ve Menü Planlama. Ankara: Detay Yayıncılık
Anonim, (2018). Sıfır Atık Yönetmelik Taslağı. Ankara: Çevre ve Şehircilik Bakanlığı.
Bagherzadeh, M., Inamura, M., & Jeong, H. (2014). Food Waste Along the Food Chain. OECD Food, Agriculture and Fisheries Papers, No. 71, OECD Publishing, Paris.
Betz, A., Buchli, J., Göbel, C. & Müller, C. (2015). Food Waste in The Swiss Food Service İndustry – Magnitude and Potential for Reduction. Waste Management, 35, 218–226.
Birleşmiş Milletler Gıda Atıkları Endeksi, (2021). https://www.iklimhaber.org/. Erişim Tarihi: 04.10.2021.
Büyükkol, M. & Bedük, F. (2019). Antalya’da Faaliyet Gösteren Beş Yıldızlı Otel İşletmelerinde “Sıfır Atık Projesi”nin
Uygulanabilirliği. Uludağ University Journal of The Faculty of Engineering, 25(1), 529-538.
Creedon, M., Cunningham, D. & Hogan, J. (2010). Food Waste Prevention Guide Ireland. Clean Technology Center,
Cork Institude of Technology.
EPA, (2010). Less Food Waste More Profit. A Guide to Minimising Food Waste in the Catering Sector. http://www. tipperarycoco.ie/sites/default/files/Publications /Less%20Food%20Waste%20More%20Profit%20Booklet%202010.pdf. Erişim Tarihi: 12.10.2021.
EPA, (2021). Food Recovery Hierarchy. https://www.epa.gov/sustainable-management-food/food-recovery-hierarchy. Erişim Tarihi: 14.10.2021.
FAO, (2021). Food Loss and Food Waste. http://www.fao.org/food-loss-and-food-waste/en. Erişim Tarihi: 11.10.2021.
Gıda İsrafı, (2021). Gıda İsrafı Nedir? https://gidaisrafi.com/. Erişim Tarihi: 04.10.2021.
Gustavsson, J., Cederberg, C., Sonesson, U., van Otterdijk, R. & Meybeck, A. (2011). Global Food Losses and Food Waste: Extent, Causes and Prevention. Study Conducted for the International Congress Save Food! Düsseldorf, Germany.
Hjalager, A. M. & Johansen, P. H. (2013). Food Tourism in Protected Areas-Sustainability for Producers, the Environment and Tourism? Journal of Sustainable Tourism, 21(3), 417–433.
International Hotel Environmental Initiative, (2002). Hotels Care: Community Action and Responsibility for the Environment. London, UK: International Hotel Environmental Initiative.
Koivupuro H.K., Hartikainen H., Silvennoinen K., Katajajuuri J.M., Heikintalo N., Reinikainen A. & Jalkanen L. (2012). Influence of Socio-Demographical, Behavioural and Attitudinal Factors On the Amount of Avoidable Food Waste Generated in Finnish Households. International Journal of Consumer Studies, 36, 183-191.
Lee, A. & Wall, G. (2012). Food Clusters: Towards a Creative Rural Economy. Working Paper Series: Martin Prosperity Research. University of Toronto, Toronto.
Marra, F. (2013). Fighting Food Loss and Food Waste in Japan. M. A. in Japanese Studies – Asian Studies, Leiden University, Netherland.
Marthinsen, J., Sundt, P., Kaysen, O., & Kirkevaag, K. (2012). Prevention of Food Waste in Restaurants, Hotels, Canteens and Catering. http://infohouse.p2ric.org/ref /54/53132.pdf. Erişim Tarihi: 11.10.2021.
Nişanyan Sözlük, (2021). İsraf nedir? https://www.nisanyansozluk.com/?k=israf+nedir, Erişim Tarihi: 08.10.2021. Okumus, B. (2020). How Do Hotels Manage Food Waste? Evidence from Hotels in Orlando, Florida. Journal of
Hospitality Marketing & Management, 29(3), 291-309.
Owen, N., Widdowson, S., & Shields, L. (2013). Waste Mapping Guidance for Hotels in Cyprus: Saving Money and Improving the Environment. The Travel Foundation; Cyprus Sustainable Tourism Initiative.
Parizeau, K., Massow, M., & Martin, R. (2015). Household-Level Dynamics of Food Waste Production and Related
Beliefs, Attitudes, and Behaviours in Guelph, Ontario, Waste Management, 35, 207–217. Pirani, S. I. & Arafat, H.A. (2014). Solid Waste Management in the Hospitality Industry: A Review. Journal of
Environmental Management. 146, 320-336.
Priefer, C., Jörissen, J. & Bräutigam, K. R. (2013). Technology Options for Feeding 10 Billion People. Options for Cutting
Food Waste. Science and Technology Options Assessment, European Parliament, Brussels, Belgium.
Shanklin, C. W. & Pettay, A. (1993). An Analysis of the Type (And) Volume of Waste Generated in the Food and Beverage Operations of Two Selected Mid-Scale Hotel Properties (P. 18). Proceedings of the 1993 Annual Conference of the Council of Hotel, Restaurant and Institutional Educators.
Songür, A. N. & Çakıroğlu, F. P. (2016). Gıda Kayıpları ve Atık Yönetimi. Türkiye Klinikleri Journal of Nutrition and Dietetics-Special Topics, 2(3), 21-26.
Şahin, S. K. & Bekar, A. (2018). Küresel Bir Sorun “Gıda Atıkları”: Otel İşletmelerindeki Boyutları. Journal of Tourism and Gastronomy Studies, 6(4), 1039-1061.
TDK, (2021). İsraf Nedir? https://sozluk.gov.tr/, Erişim Tarihi: 08.10.2021.
Türkiye İsrafı Önleme Vakfı, ( 2021). Gıda Bankası. http://www.israf.org/. Erişim Tarihi: 11.10.2021.
UN (United Nations), (2019). World Population Prospects: The 2017 Revision, Key Findings and Advance Tables. https://esa.un.org/unpd/wpp/publications/files /wpp2019_keyfindings.pdf. Erişim Tarihi: 14.10.2021.
UNEP Gıda Atık Endeksi Raporu, (2021). https://www.unep.org/resources /report/unepfood-waste-index-report-2021. Erişim Tarihi: 11.10.2021.
Upadhyaya, L. (2013). Zero Waste. (Bachelor’s Thesis), Centria University of Applied Sciences, Chemical Engineering, Kokkola.
Xue, L., Liu, G., Parfitt, J., Liu, X., Van Herpen, E., Stenmarck, Å., & Cheng, S. (2017). Missing Food, Missing Data? A Critical Review of Global Food Losses and Food Waste Data. Environmental Science & Technology, 51(12), 6618-6633.
Yağcı, S., Altan, A., Göğüş, F. & Maskan, M. (2006). Gıda Atıklarının Alternatif Kullanım Alanları. Türkiye 9. Gıda Kongresi; 24-26 Mayıs, Bolu, 499-502.
Yaman, K. & Olhan, E. (2010) Atık Yönetiminde Sıfır Atık Yaklaşımı ve Bu Anlayışa Küresel Bir Bakış, Biyoloji Bilimleri Araştırma Dergisi, 3(1), 53-57.
Yıldırım, H., Capone, R., Karanlik, A., Bottalico, F., Debs, P. & El Bilali, H. (2016). Food Wastage in Turkey: An Exploratory Survey on Household Food Waste. Journal of Food and Nutrition Research, 4(8), 483-489.

Has aşçıbaşı Ahmet ÖZDEMİR olarak kaynak gördüğüm:
Sn. Adem ADEMOĞLU' na ilgili "Atık Gıda Yönetimi Ve Sürdürülebilirlik" isimli akademik çalışmaları için yürekten teşekkür eder mesleki yaşamlarında başarılar dilerim. Profesyonel mutfaklarda ve gastronomi ve aşçılık camiasında ihtiyacı olanlar tarafından mutlaka örnek olarak dikkate alınacaktır.

Mevlevilik Ve Mevlevi Mutfağındaki Bazı Ritüeller

Konu İle İlgili Diğer Bazı Makaleleri'de İncelemek İsteyebilirsiniz...

* En iyi Restoran Projeleri Nelerdir?
* Yeni Restoran Yönetimi Nedir?
* Restoran Mutfak Yönetimi Nedir?
* Yeni Restoran Yönetim Sirküleri Nasıl Yapılır?
* Yestoran yada otel işletmeleri için Organizasyon Anlaşma Metni nasıl hazırlanır?
* Restoran Yönetim Raporları Nasıl Hazırlanır?
* Restoran Yönetiminde Cost-Maliyet Hesapları Nasıl yapılır?
* Restoran Yönetiminde Çizelge ve Tutanaklar nelerdir?
* Restoran İşletmeciliğinde "Anket ve Formlar" nasıl hazırlanır?
* Nasıl Marka Restoran Olunur?
* Yeni Restoran İşletmeciliğinde Misafir Memnuniyeti nasıl kontrol edilir?
* Başarılı Türk Mutfağı Şeflerine Nasıl Ulaşırım?
* En Zengin Aktivite & Banquet Menüleri Nelerdir?
* En farklı Örnek Restoran Menüleri Nelerdir?
* En Zengin Kış Menüsü Nasıl Yapılır, özelliklleri nelerdir?
* En farklı Menü Çeşitleri Nelerdir?
* Zengin Örnek Otel Menüleri Nasıl Yapılır?
* Restoran Menü Planlaması Nedir?
* Restoran Seçenekli Menüleri Nasıl Hazırlanır?
* Restoran Menü Analizi Nasıl Yapılır?
* Restoran ve Otel Düğün Menüleri (Örnek)
* Restoran ve Otel Menü Yönetimi Nedir?
* En iyi Ziyafet Menüleri Ve Protokol Hizmetleri Nedir?
*** Yukarıda belirtilmiş olan ve yazı içeriğindeki diğer etiketlenmiş konular ile ilgili alanlarda daha fazla bilgi ve gastronomi danışmanlığı alanında hizmet alanlarım içerisinde destek almak için iletişim bilgilerimden tarafım ile bağlantıya geçebilirsiniz. ***


Gastrodiplomasi Ve Gastromilliyetçilik Nedir?

 Gastrodiplomasi Ve Gastromilliyetçilik


Gastrodiplomasi Ve Gastromilliyetçilik Nedir?
Engin PULLUK* Anıl ÖRNEK**

Giriş

Gıda, beslenmemizin temelini oluştururken, günümüzde iletişim ve sosyalleşme ilişkilerini şekillendiren bir unsur haline gelmektedir. Özellikle insanlar arası ilişkilerde, kültürlerarası etkileşimde hatta devletlerin birbirine yakınlaşmasında da önemli bir role sahip olmaktadır. Kültürün önemli bir boyutu olarak da, toplumların yeme içme alışkanlıkları incelenmektedir. Önemli bir kültür öğesi olan yeme içme alışkanlıkları, nesilden nesile aktarılmış ve zamana ayak uydurarak günümüze taşınmıştır. 

Ülkelerin sahip olduğu en önemli değerlerden birisi olan yemek kültürü, kültür mirasına birçok açıdan katkı sunduğu gibi ekonomik açıdan da önemli katkılar sağlamaktadır. Asırlar boyu gelişen ve değişim gösteren gelenek, görenek, görgü ve usullerin de bu kültürel unsurlara katma değer sağladığı şüphesizdir. Örneğin günümüzde halen varlığını sürdüren misafirperverlik, anma günleri ve özel gün kutlamaları gibi bazı gelenekselleşmiş etkinliklerin devletlerarası misafir ağırlama ritüellerine yansıdığını söyleyebiliriz. 

Şahin (2017)’e göre, her toplumda tüketilen gıdalar ve gıdaların nasıl tüketildiği farklılık gösterebilmektedir. Yemek hazırlama yöntemleri ve mutfak gelenekleri ise toplumsal değişimlerden çabuk etkilenmektedir. Farklı kültürlerin birleşimi ile ortak bir kimliğe sahip olan toplum, çeşitlilikleri bünyesinde barındırmasına rağmen tek bir sofranın başında toplanabilmekte ve kendi kültürünün kırıntılarını bu sofrada bulabilmektedir.

Gastronomi kavramının bilim ve turizm anlamında ivmeli gelişimi, uluslararası kültürel etkileşimi de olumlu yönde etkilemektedir. Bu kültürel etkileşim, beraberinde markalaşma ihtiyacını doğurmuş ve ülkeler yemek kültürlerindeki değerli gıda ürünlerini imajları haline dönüştürmüştür. Bu imaj sayesinde ülkeler diğer ülke insanlarını etkileyerek mutfaklarını pazarlayabilmiş ve kültürler arası bir bağ kurabilme imkânı yakalamıştır. Yemeğin temsil gücü ve kültürü yansıtması ile ulusal mutfaklar ve yemek kültürüne olan bağlılık artmıştır. (Bucak ve Yiğit, 2019). 

Böylelikle “gastrodiplomasi” kavramı zaman içinde ortaya çıkmaya başlamıştır. Yeme içme alışkanlıkları, yemek ve mutfak gelenekleri, milli marşlar ve bayraklar gibi milli kimliği sembolize etmektedir. Milli kimlik, vatandaşları ortak duygular etrafında birleştirmektedir. Sembolik güç ve kültürel kimlik çıkarımları söz konusu olduğunda, yemek de bir istisna değildir. Yemek, sosyal aktörler ile kültürel geçmişleri, ortak ailesel ve dini kimlik bağları ile toplumsal kimlik anlatıları arasında bağlantılar kurmaktadır. Milli duygular ile ulusa ait mutfak kültürünün korunarak güçlendirilmesini amaç edinen çalışmalar “gastromilliyetçilik” ya da “mutfak milliyetçiliği” olarak karşımıza çıkmaktadır (DeSoucey, 2010).

Gastromilliyetçilik ve gastrodiplomasi kavramlarının birlikte incelenmesinin temelindeki ana sebep, her iki kavramın da benzer amaçlara hizmet etmesidir. Uluslara ait mutfak kültürlerinin korunarak gelecek nesillere eksiksiz aktarılması, her çağda eski esintilerini kaybetmeden yaşatılması ve kültürel bir değer olarak markalaşması ile çekim unsuru haline getirilmesi de bahsi geçen bu ortak amaçlar arasındadır (Bucak ve Yiğit, 2019).

Gastrodiplomasi

Kamu diplomasisi; politika, kültür ve değerlerin dış kamuoyuna iletilmesine dayanan bir alandır (Rockower, 2012). Gastrodiplomasi kavramı ise ilk kez Paul Rockower tarafından kullanılmış ve bu kavram “kalplere ve zihinlere, insanların mideleri aracılığıyla ulaşma yöntemi” şeklinde tanımlanmıştır (Wallin, 2013). Mevcut gıda ürünleri ve dış politikaların kesişimi olan gastrodiplomasi, bir ülkenin mutfak lezzetlerinin kamu yönetimini yürütmek için bir araç olarak kullanılmasını esas almaktadır (Rockower, 2012).

Teorik olarak incelendiğinde diplomasi, kamu diplomasisi için ne anlam ifade ediyor ise, gastrodiplomasi için de mutfak diplomasisi aynı şeyi ifade etmektedir. Diplomasi, hükümetler arasında üst düzey iletişimi içerirken, kamu diplomasisi ise hükümetler ve devlet dışı aktörler arasında yabancı bir kitleye yönelik iletişim eylemidir. Benzer şekilde mutfak diplomasisi kavramı yemeğin diplomatik amaçlarla kullanılması, yani mutfağın resmi diplomatik süreçlerin bir parçası olarak hizmet etmesiyle şekillenmektedir. Bu bağlamda mutfak diplomasisi, resmi diplomatik işlevlerde resmi diplomasiyi geliştirme aracı olarak kullanılmaktadır (Rockower, 2012).

Gastrodiplomasi, tüm insan yaşamının ve kültürünün ortak bir boyutu olarak yemekler üzerine kuruludur. Doğrudan savunuculuk yaparak değil, dolaylı olarak duygusal bağlantılar kurup, etki yaratması bakımından yumuşak fikirli bir kamu diplomasisi türü olarak düşünülebilmektedir (Osipova, 2014).

Gastrodiplomasi, egemen ülke veya kuruluşların doğrudan yabancı vatandaşlarla iletişim kurduğu diplomasinin etkileşimli bir boyutudur ve kamu diplomasisinin önemli bir parçası konumundadır. Mutfak diplomasisi ile birlikte çalışan gastrodiplomasi bir sistemin parçaları gibidir. Bu sistem insanlar arasında ilişkiler yolu ile işlemekte olup, yabancı nüfusu mutfak kültürü ve yemek gelenekleri konusunda eğitmek ve ulusal imajı teşvik etmek için “yumuşak güç” oluşturmaktadır. Uluslararası ilişkiler uzmanı Joseph Nye tarafından tanımlanan bir terim olan yumuşak güç, devletlerarası iletişim kanalları için kullanılan ikna edici bir diplomatik yaklaşımdır (Global Culinary Initiative Committee, 2017).

Uluslararası ilişkilerde güç kavramı iki ana başlıkta incelenmektedir. Bunlardan ilki bir devletin ekonomik ve askeri imkânlarını kullanarak başka bir devlet veya milletin tutumu üzerinde değişiklik yapabilme ve onu yönlendirebilme becerisi olan sert güçtür (Çavuş, 2012). Yumuşak güç ise, bir ülkenin diğer ülkeden taleplerini askeri güç ve ekonomik üstünlük kullanmaksızın, onu sosyal ve kültürel varlıklarıyla etkileyerek uygulamaya geçirme kabiliyetini ifade etmektedir (Gür, 2014). Ooi (2015)’e göre yumuşak güç, jeopolitik rekabette kültürel değerler, siyasi yaklaşımlar ve dış politikalar aracılığıyla aktarılır. Bu durum dünyadaki insanların kalplerini ve zihinlerini kazanmakla ilgilidir.

Gastrodiplomasi, yaygın olarak Doğu ve Güneydoğu Asya’da uygulanan bir kamu stratejisi haline gelmiştir. Ulusal markaları farklılaştıran ve böylece bir ülkenin kültürünün çekiciliğini arttıran, güzelleştiren, eşsiz tatlara odaklanan gastrodiplomasi uygulamaları yumuşak güç kavramının doğduğu merkezi bir unsurdur (Nye, 2004). 2002’de Tayland’ın öncülük ettiği gastrodiplomasi çalışmalarını Tayvan, Güney Kore, Peru ve ABD gibi ülkeler izlemiştir (Global Culinary Initiative Committee, 2017).

Bir ulus mutfağının, diplomaside araç olarak kullanımı 2000’li yılların başında ilk olarak Tayland’ın öncülüğü ile başlamıştır. “Global Thai Planı” ile dünya genelinde Tayland restoranlarının sayısını 5500’den 8000’e arttırmak hedeflenmiştir. Bu doğrultuda Tayland’a özgü yiyeceklerin ithal edilmesi ile gastrodiplomasi uygulaması başlatılmıştır (Solleh, 2015). “Dünya Tayland Mutfağı” isimli proje ise Tayland Ticaret Bakanlığı tarafından belirlenmiş kriterleri karşılayan restoranlara “Tayland’ın Markası” nişanı vererek, Tayland’a özgü mutfak kültürünü tanıtmak ve ülke mutfağını yansıtan ritüellerin yaygınlaştırılması ve bilinirliğinin artırılması amaçlanmıştır (Suntikul, 2017).

Ülkelerin yemek kültürü, tarihte birçok ticari ve siyasi anlaşmanın kurulmasında köprü olmuş ve devletlerarası diplomaside önemli rol üstlenmiştir. Hatta daha eski toplumlarda devletleşme sistemlerinden söz edilemezken, özellikle tuz ve karabiber olmak üzere bazı baharat türlerinin alışverişi ile oluşan ticari hareketlilik yeni siyasi ilişkiler kurmuş veya var olan ilişkileri güçlendirmiştir (İchijo ve Ranta, 2018).

Mutfak kültürüne ait birikimlerin paylaşılıp yayılması ile ülkelerin mutfak miraslarının devamlılığı ve markalaşma yolunda olumlu ilerlemeler sayesinde devletlerarası ticari iş birlikleri sağlanabilmektedir. Gastrodiplomasinin farklı insan topluluklarına ulaşan bir araç oluşu, kamu diplomasisi çalışmalarında da başarıya ulaşmasında faydalı olmaktadır. Kültürel diplomasi ile doğan gastrodiplomasi, ulus-marka yaratma fikrinin gerçekleştirilmesinde önemli bir araç olarak değerlendirilmektedir (Rockower, 2012).

Gastrodiplomasi, ulusal gıda ürünlerini tanıtmak için gerçekleştirilen uluslararası halkla ilişkiler kampanyalarıyla karıştırılmamalıdır. Sadece yabancı menşeli bir gıda ürününün tanıtımını yapmak, bu tanıtımların gastrodiplomasi oluşturduğu anlamına gelmemektedir. Bunun yerine gastrodiplomasi, mutfak ve kültürel mirasın tanıtımı yolu ile bir ülkenin yenilebilir ulus markasına ilişkin farkındalığını arttırmak için daha bütünsel bir yaklaşım olmaya devam etmektedir. Gastrodiplomasi, bir kriz veya felakette gıda yardımının kullanılmasını içeren gıda diplomasisi kavramından da farklıdır. Gıda diplomasisi, bir ulusun kamu diplomasisi imajına yardımcı olmaktadır (Rockower, 2014).

Gastrodiplomasiyi tanımlamak için, bu kavramın ne olmadığını da tanımlamak önemlidir. Gastrodiplomasi, sadece özel bir şirketin belirli bir ulusal gıda ürünü için yaptığı uluslararası halkla ilişkiler çalışması değildir. Gıda sektörü ile ilgili birçok ülkenin katıldığı fuarlarda, ulusal mutfağın sembolü ürünler için çeşitli reklam etkinliklerini bir araya getirmek caziptir. Ancak yabancı menşeili bir gıda ürününün başka bir ülkede reklamının yapılması, bu tür çalışmaların gastronomi diplomasisi olduğu anlamına gelmemektedir. Aksine gastrodiplomasi, uluslararası toplumu bir ülkenin mutfak ve kültürel mirasına duyarlı hale getirmek için daha bütünsel bir yaklaşım benimsemektedir (Rockower, 2012).

Ulusal mutfaklar aracılığıyla bir ülkede yaşanan tüm kültür unsurları ve tarihi birikimler bir başka ülkeye kolaylıkla aktarılabilmektedir. Mutfak kültürleri ve yemek ritüelleri ülkeler arasında etkili bir iletişim aracı olarak kullanılmaktadır. Türk mutfak kültürü de bu kapsamda diplomatik ilişkilerde bir iletişim aracı olarak değerlendirilebilir (Çevik, 2020). Türk Mutfağı dünyaca tanınan ve bünyesinde geleneksel mutfak kültürüne ait birbirinden farklı sunum ve lezzetler barındıran bir mutfaktır. Geçmişten bugüne olgunlaşan Türk mutfağının, kendini güncelleyebilen dinamik yapısı ve çağın getirdiği yeni teknik ve malzemeleri özümsemesi ile güncel kalacağını söylemek mümkündür (Soner, 2020). Türk Mutfağının tanıtımı kapsamında gerçekleştirilen gastrodiplomasi uygulamalarından örnekler Tablo 1’de yer almaktadır.

Tablo 1. Türk Mutfağının Tanıtımında Gerçekleştirilen Gastrodiplomasi Örnekleri

Sıra

Etkinlik Tarihi

Yer

Etkinlik İsmi

1

2014

Rusya

Türk Yemekleri Yarışması

2

2014

İsviçre

Türk Mutfağı Tanıtım Günleri

3

2016

Kanada

Türk Kahvesi Torontolularla Buluştu

4

2016

Fransa

19. Yüzyılda İstanbul Mutfağı Tanıtımı

5

2016

Malezya

Türk Yemekleri Haftası

6

2017

Avustralya

Taste of Turkey

7

2017

Bahreyn

Bahreyn Türk Yemekleri Haftası

8

2017

İspanya

Türk Mutfak Kültürü Haftası

9

2017

Japonya

Türk Mutfağı Ansiklopedisi

10

2017

Kanada

Türk Mutfağı Tanıtım Günü

11

2017

Polonya

Geçmişten Günümüze Türk Kahvesi

12

2018

Çin

Türkiye Turizm Yılı Etkinliği Kapsamında Türk Mutfağı Etkinliği Haftası

13

2018

Çin

Tasting Kitchen Türkiye Sayısı

14

2018

Ukrayna

Kamençi Türk Kahvesi Festivali


Tablo 1’de belirtilen gastrodiplomasi uygulamalarında, Türk mutfak kültürünü yansıtan birçok faaliyet gerçekleştirildiği görülmektedir. Türk yemekleri ve pişirme teknikleri anlatılıp gösterilerek, Türk mutfak kültürünü yansıtan tadım menüleri hazırlanmıştır. Katılımcılar bu sayede Türk mutfağına ait kültür öğelerini yakından tanıma fırsatı bulmuştur. Ayrıca Polonya ve Ukrayna’da gerçekleştirilen tanıtım faaliyetlerinde ise Türk kahvesini tanıtmak amacıyla bilgilendirme ve tadım etkinlikleri de gerçekleştirilmiştir.

Gastrodiplomasi, çok taraflı unsurları bünyesinde barındıran bir girişim olarak Mobil Türk Kahvesi Tırı, 2012 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Doğu Kıyısı boyunca ücretsiz fincan ve Türk Kahvesi dağıtmıştır. Bu kampanya ile Amerikan halkının, Türk Kahvesinin tarihi ve tadı konusunda bilgilendirilmesi amaçlanmış ve Türk Kahvesi ile Türk kültürünün tarihsel bağlantısı hakkında tanıtım yapılmıştır (Rockower, 2014). Son yenilikler gastrodiplomasiyi, yiyeceklerin geleneksel olarak yabancı halklara sunulduğu kapsamın ötesine taşımaktadır. 

Bu proje, Amerikan-Türk İşadamları Derneği, Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı ve bir kahve şirketi (KuruKahveci Mehmet Efendi) tarafından desteklenmiş ve medyada geniş yer bulmuştur (Suntikul, 2017). Kamu ve özel sektör ortaklığı ile başlatılan bu kampanya, başarıya ulaşmış ve gastrodiplomasi açısından olumlu katkılar sağlamıştır.

Gastromilliyetçilik

Milliyetçilik, milletin devlete uyması gerektiğini savunan fikir ve hareket olmakla beraber, bir ulusun çıkarlarını, egemenliğini anavatanı üzerinde sürdürmek amacıyla destekleme eğilimidir (Paul, 1996). Akıncı (2019), milliyetçiliği tarihsel süreç içerisinde toplumun geniş kesimlerini etkilemiş ve milli kimliğin oluşmasında önemli işlevlere sahip bir bütünleşme ideolojisi olarak belirtmektedir. Birliktelik ve farkındalık duygusu yaratırken ortak geçmiş, ortak düşmanlar, ortak hedefler ve gelecek duygusu yarattığını da vurgulamaktadır.

Milliyetçilik ile yemek arasındaki bağa bakıldığında mutfak, iştah ve lezzeti sosyalleştirerek yemekle olan bireysel ilişkiyi kolektif bir bağa dönüştürmektedir. Mutfak bağları “biz” ve “onları” tanımlamaya yardımcı olmakla beraber, ulus-devlet sınırlarını belirlemek ve kimin ulusal toprağına ait olduğunu tanımlamak için de kullanılmaktadır (Leer, 2018). Farklı kültürlerin ve kimliklerin gelişmesi, mutfakta farklı tatların, kökenlerin ve yöntemlerin gelişmesi için öncülük etmektedir. İnsanların yeme alışkanlıkları, kişilikleri ve kimlikleri üzerinde önemli bir etkiye sahip olmaktadır (Aktaş, 2020).

Gastronomi açısından öneme sahip olan “Lezzet Fizyolojisi” eserinin yazarı Jean Anthelme Brilliant Savarin (1826), “bana ne yediğini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” diyerek yemek kültürünün toplumu yönlendirmek için bir araç olduğuna dikkat çekmektedir. “Biz ne yiyorsak o’yuz” sözü bugün için geçerli olsa da araştırmalar, Brillat-Savarin’in keşfettiği gibi yemediğimizin de bizleri tanımladığını göstermektedir (Çalışkan, 2013). Turaeva (2017), yemeğin kimlik işaretçisi, kimlik rozeti olduğundan söz ederken, Fischel (1988), yemeğin kimlik duygumuzun merkezinde yer aldığından söz etmektedir. Herhangi bir insan grubunun yeme şekli, onun çeşitliliğini, hiyerarşisini, birliğini ve düzenini gösterirken, farklı şekilde yiyenin de başkalığını ortaya koymasına yardımcı olmaktadır.

Yemek, sadece kültürü, coğrafyayı ve tarihi anlamak için bir araç değildir. Aynı zamanda kimlikleri belirlemede, oluşturmada ve bozmada kullanılan bir araçtır. Yemek, milletleri, dinleri, toplulukları ve halkları birleştiren ya da ayıran; sınırları belirleyen ve mevcut sınırların yeniden üretilmesine yardımcı olan siyasi bir vasıtadır. İletişim aracı ve sistemi olarak kültürü, ideolojiyi ve kimliği oluşturan bir unsur olarak da düşünülmektedir (Yıldırım, 2019).

Günümüzde gıdanın toplum ve siyasetteki rolü başta olmak üzere, toplumun değerlerini yansıtan bir araç olduğu giderek belirginleşmektedir. Toplum ve siyaset ilişkisini düşünen insanların katkılarıyla hazırlanan çerçeve, yemeğin yemek yemenin ötesinde kimliğimizi yansıtmak için bir araç haline geldiğini ve bazen yemek gibi kültürel unsurların kimliğimizi oluşturma sürecinde önemi olduğunu söylemektedir. Sık sık yediğimiz yiyecekler ile üzerine kurduğumuz ritüeller, ait olduğumuz coğrafyanın tarihini

ve kültürünü yansıtmaktadır. Dün ve bugün kimlikle yakından ilişkilendirdiğimiz yemekler etrafındaki uygulamalar bizi birleştirebildiği kadar ayrıştırmaktadır da. Bunun en büyük nedeni, kültürel değerlerin ürünü olan gıdaların “biz” ve “onlar” ayrımını yaptığımız zeminlerden biri olmasıdır. Bu nedenle yemek çoğu zaman milliyetçiliğin kendini gösterdiği bir alan olarak görülmektedir. Bu bağlamda, o bölgede yapılan ürünleri ve o bölgede yaşayan insanların deneyimlerini yansıtan yemekler, farklı ulusal kimlikler tarafından özümsenmeye çalışılmakta veya siyasetteki anlaşmazlıklar, ulusal öneme sahip yemekler ile etkileşime girmektedir (Beylunioğlu, 2021).

Yiyecek ve içeceklerin üretimi, taşınması, depolanması ve tüketiminde yer alan farklı toplumsal alışkanlık ve davranışlar, kültürün beslenme için önemini göstermektedir. Kültür, toplumun ne yiyeceğinin temel yönlendiricisi olmakta ve yiyecekler de kültürün bütünleyici parçalarını oluşturmaktadır. Kültür, toplumdan topluma kimlik ile yemek arasındaki ilişkiyi farklılaştırmakla beraber, bu farklılıklar o toplumun gastronomisini zaman içinde benzersiz ve sosyal bir sembol haline getirmektedir (Beşirli, 2010).

Gastromilliyetçilik, ulusal bağlılığın duygusal gücünü sürdürmek için gıda üretimi, dağıtımı, tüketimi ve kullanımının yanı sıra gıda üretmek ve pazarlamak için ulusal duyguların kullanımına işaret eden bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu terim ayrıca, gıda üretimi ve pazarlamasında milliyetçi duyguların kullanımını ve etkisini ele almaktadır (DeSoucey, 2010).

Son dönemde yemek, bir toplumun farklı bir topluma hâkim olmasının, kendi değerlerini iletmesi ve benimsetmesinin bir yolu haline gelmiştir. Bu nedenle bir toplumun kendine has yemek kültürü, endüstriyel olarak üretilmekte ve tüm dünyaya sunularak yayılmaktadır. Bu durum yemeğin kültürel olmaktan çıkıp küreselleşmesine yol açmaktadır (Yurdigül, 2010). Ancak küreselleşmenin getirdiği entegrasyonla ülkesel yemek kültürünün önemi azalmaya başlamıştır. 

Bu durum toplumsallığa ve dolaylı olarak kalkınmaya zararlıdır. Küreselleşmenin bir sonucu olarak, bu olgunun aksine gastromilliyetçilik terimi doğmuştur. Gastromillliyetçilik, bir toplumun yemek kültürünün benimsenmesi ve yaşatılmasına dayalı bir olgu olmakla beraber, bir toplumun coğrafi ve etnik kökenine göre geçmişten günümüze devam ettirilen ve o topluma özgü gıdaların kabulü, muhafazası ve ihracı olarak tanımlanmaktadır (Şahin, 2017).

Gastromilliyetçilik açısından yemek, kolektif kimliğin temel unsurudur. Bu nedenle yöreselleştirilmiş yemek kültürünü milliyetçi projelerle birleştirmenin politik dinamiklerini kesin bir şekilde ortaya koyduğu için bu kavram, özellikle küresel ve ulus ötesi pazarlar bağlamında faydalı olmaktadır. (DeSoucey, 2012). Kendi yemek kültürünü benimsemiş ve geliştirmiş bir toplum için dünya pazarına girmek kolay olmaktadır (Şahin, 2017). Gastromilliyetçilik, hem ulusal sınırların dış uluslarla sınırlandırılmasına hem de içerideki aidiyetin tanımlanmasına hizmet edebilmekte, uluslararası siyaset sahnesinde, günlük gıda pratiklerinde ve ulusal birlik mitini normalleştiren iletişimde ekonomik bir araç olarak işlev görmektedir (Leer, 2018).

Bir ülkenin ulusal mutfağına ilişkin bilinç ve farkındalık düzeyini ölçmek için o ülkenin mutfak kültürünü ulusal kimliğiyle ne ölçüde özdeşleştirdiği, bunun için ne gibi teşvikler kullandığı ve kimliğini dünyaya ne kadar iyi yansıttığı incelenmelidir. Ayrıca ülkede ulusal yemek festivallerinin varlığı, mutfak kimliğine dair sahip oldukları, kitapları ve UNESCO tarafından tanınmış bir mutfak mirasının olup olmadığı, ülkenin gastromilliyetçi kimliğine ne kadar bağlı olduğunu göstermektedir (DeSoucey, 2010; Şahin, 2017).

Yemek kültürlerinin küreselleşmesi, dünyada ve özellikle Avrupa’da göçün artmasıyla birlikte yemek ve milliyetçilik arasındaki bağlantıya dikkat çekmektedir. Özellikle Avrupa genelinde göçü ve İslam’ı eleştiren, ulusal kimlik fikirlerini kurumsallaştırmak ve korumak için gıdayı kullanan siyasi partilerin artan hareketlerinde belirginlik görülmektedir. Fransa ve Danimarka kamu eğitim kurumlarında menülere domuz eti ekleyen ve Müslüman çocuklar ya da domuz eti yemeyen diğer azınlıklar için alternatife izin vermeyen, gıda yoluyla ulusal kimliği korumaya çalışan yerel yönergeler bulunmaktadır. 

Siyasi bağlantıların Yeni İskandinav Mutfağı gibi gastromilliyetçi söylem ve düşünce unsurlarını içerdiği de söylenebilmektedir (Andreassen, 2014). İskandinav Mutfağı geleneklerine geri dönerek ve yalnızca İskandinav malzemeleri kullanarak saf İskandinav mutfağı arayışıyla New Nordic Cuisine (Yeni İskandinav Mutfağı) oluşturulmuştur. Bu oluşum tek kültürlü, tek ırklı bir geçmişe duyulan özlemi, İskandinavya’yı ve beyaz vatandaşlarını küreselleşmenin tehlikelerinden koruma arzusunu ifade etmektedir (Leer, 2018).

Türk mutfağı açısından gastromilliyetçilik uygulamasına en güzel örnek, İngiltere’nin başkenti Londra’da beş ayrı şube ile restoran hizmeti sunan “Sofra Restoran” zincirleridir. Kurucu şef ve işletmeci Hüseyin Özer, servis ettiği yemeklerde Türk milli duyguları yansıtmakta olup, Türk mutfağının korunması, tanıtılması ve sürdürülebilirliğine katkıda bulunmaktadır. Restoranlarda hazırlanan ve sunulan yemekler, Türk mutfak kültürüne uygun tekniklerle hazırlanmakta ve Türk kültüründe yer alan isimler kullanılarak sunulmaktadır. 

Menülerde, mercimek çorbasından keşkeğe, Hünkâr Beğendi yemeğinden Tokat yaprak sarmasına, İmambayıldı yemeğinden Ali Naziğe tüm yemekler kültürel unsurlar yansıtılarak servis edilmektedir. Bu bağlamda Hüseyin Özer, Türk mutfağının kültürel değerlerini koruyarak gönüllü elçiliğini ülkemiz dışında başarılı bir şekilde yürütmektedir (Bucak, 2014). Uluslararası platformda gerçekleştirilen yemek yarışmalarına katılan Türk şefler de milli duyguları ön planda tutarak Türk yemeklerinin başarılı olması için çalışmakta bireysel başarının ötesinde Türk mutfağını tanıtmak ve Türk mutfağını diğer mutfaklardan farklı kılmayı amaçlamaktadır (Bucak ve Yiğit, 2019). Gastromilliyetçilik konusu incelendiğinde, karşımıza gastronomik kimlik ve coğrafi işaretler olmak üzere iki temel kavram çıkmaktadır. Bu kavramlar alt başlıklarda açıklanmaktadır.

Gastronomik Kimlik

Gastronomik kimlik; “bir topluma ait, beslenme şekilleri, yiyeceklerin üretimi, hazırlanması, tüketimi ile ilgili, toplumun kültürünü ve benliğini tasvir edecek kadar özgü, onu diğerlerinden ayıracak kadar özdeşleşmiş özellikleri anlatmak adına kullanılan bir olgudur” (Köşker, Ercan ve Albuz, 2018: 1243).

Bir bölgenin kültüründe beslenme ve miras olgusunu yansıtan ve o bölgeye özgü tüketim şekli ve özellikleri ile rekabet avantajı sağlayan etkin bir unsur olarak tanımlanmaktadır (Henderson, 2009). Fox (2007)’a göre, bir bölgenin gastronomik kimliği, turistlerin beklentilerini karşılamak ve turistlerin destinasyona gitmeden önce hayallerini nesneleştirip gösterişli hale getirmektedir. Bölgenin yöresel lezzeti, dokusu ve tarifleri bu bölgenin gastronomik kimliğini yansıtan belirgin özelliklerini oluşturmaktadır (Çalışkan, 2013).

Bölgenin özellikleri ve bileşenleri arasındaki etkileşimler, bölgeye özgü bir kimliğin oluşmasında etkin rol oynamaktadır (Çalışkan, 2013). Yemeklerin reçeteleri, yapılış teknikleri ve sunumları gastronomik kimliği yansıtırken, coğrafi değişkenler, tarih unsurları, etnik kökenlerin çeşitliliği, mutfak gelenekleri veya görgü kuralları, baskın tatlar ve tarifler ise coğrafi kimliğini belirlemektedir. Yerel mutfağın özelliklerini belirleyen mutfak görgü kuralları ise belirli bir kültürün yeme alışkanlıklarını ifade etmektedir (Suna ve Alvarez, 2019).

Gastronomik kimliği etkileyen faktörleri Harrington (2005), kültür ve çevre olarak belirtmektedir. Kültürün alt faktörleri olarak tarih, etnik çeşitlilik düzeyi, dini inanışlar, yenilikler, yetenekler, gelenekler, inançlar ve değerler yer almaktadır. Çevre unsurları, mevcut tarımsal ürünlerini, moda veya talep nedeniyle yeni ürünlerin uyarlana bilirliğini etkileyen coğrafyayı ve iklimi içermektedir. Gastronomik kimlikte kültür ve çevreden etkilenen faktörler; lezzet görüntüsü, görgü kuralları, tarifler, bileşenlerin füzyonu/teknikleri, şaraplar ile yemeklerin uyumu, iklim bölgeleri, eski dünya ve yenidünya stilleridir.
Geçmişten günümüze kültürler arası etkileşimlerle öğrenilenler, coğrafyanın etnik çeşitliliği, bölgede yaşamını sürdürenlerin yeniliklere bakış açısı, inanış ve değerler yerel olarak yetiştirilen gıdalardan ne üretilebileceğini belirlemektedir. Bu şekilde bölgeye has malzemeler, teknikler, tarifler, lezzet görüntüsü ve görgü kurallarının birleşimi ile şekillenen bir gastronomik kimlik oluşturulabilmektedir. Bölgeden bölgeye, kültürden kültüre farklılık gösteren gastronomik kimlikler ortaya çıktıkça, gastronomik kimliklerin taklit edilmesi zorlaşmaktadır. 

Coğrafi işaret sistemi, gastronomik kimliğin taklit edilmesini önlemeye yardımcı olan, üreticiyi, tüketiciyi ve gastronomik ürünü koruyan yasal uygulamalardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır (Çalışkan, 2013).

Coğrafi İşaret

Gastromilliyetçilik, dünya çapında geleneksel ve yerel gıdaların korunması, kabul edilmesi ve tanıtımını destekleyen bir olgu olarak tasvir edilmektedir. Coğrafi işaret kavramı da yerel ve geleneksel ürünleri desteklemekte olup, gastromilli bir yapının oluşmasında, geleneksel gıda üretiminin sürdürülebilirliği ve geliştirilmesinde önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla gastromilliyetçilik ve coğrafi işaret kavramlarının aynı konuyla ilgili olduğu bilinmektedir (Şahin, 2017).

Ülkelerin ekonomisine önemli ölçüde katkı sağlayan turizm endüstrisi, kültürel ve geleneksel değeri olan ürünleri ön plana çıkararak yöresel değerlerin önemini her geçen gün arttırmaktadır. Dünya genelinde ya da ülke genelinde önemi artan yöresel değerlerin karıştırılmaması için hazırlanan yasa ile benzersiz turistik değere sahip, önemli ekonomik katkısı olan ürünlere “coğrafi işaret” uygulanmaktadır (Polat, 2017).
Coğrafi işaret, emsallerinden temel olarak farklı olan ve bu farklılığı, kökeninin bulunduğu bölgeye borçlu yerel bir ürünün adını ifade etmektedir (Oğan ve Böyükyılmaz, 2020). 

Dünya Ticaret Organizasyonu ise coğrafi işareti, bir malın belirli bir kalite, itibar veya başka bir özelliğinin öncelikle coğrafi kökenine atfedilebilir olduğu bir ülkedeki, bir bölgede ya da bölgedeki alanda menşeli olduğunu tanımlayan işaretler olarak belirtmiştir (WTO, 1994).

Coğrafi işaretler, menşe bölgeye dayalı kültürel kimliği kullanan, üretim sürecinde belirli becerilerin ve doğal kaynakların değerini fark eden ve ürünler için benzersiz bir kimlik oluşturarak tarımsal ürünlere ekonomik değer katabilen bir pazarlama aracı olarak hizmet etmektedir (Addor ve Grazioli, 2002). Coğrafi değeri olan ürünleri değerlendirmek, ülkenin kültür ve geleneklerinin de değerlendiği anlamına gelmektedir (Orhan, 2010). 

Coğrafi işaretler “mahreç işareti” ve “menşe adı” olarak ikiye ayrılmakla beraber “geleneksel ürün adı” olarak kullanılan coğrafi işaretli ürünler de olmaktadır (Oğan ve Böyükyılmaz, 2020). Coğrafi işaretlerin alınmasında (Orhan, 2010); coğrafi sınırları olan bir bölge ve bu bölgeye ait doğal ve beşeri unsurlardan yapılmış bir ürün olmalıdır. Ürünün üretimi, işlenmesi ve diğer tüm işlemleri bu bölgede gerçekleşiyorsa “menşe adı” (Örnek; Afyon kaymağı, Finike portakalı, İzmit pişmaniyesi), en az biri bu bölgede yer alıyorsa “mahreç işareti” (Örnek; Bozdağ Kestane şekeri, Adana biber salçası, Daday etli ekmeği) gösterilmektedir.

Sonuç

Disiplinler arası bir alan olan gastronomi, hızlı değişimlerle gelişmeye devam etmektedir. Bu gelişimin etki ettiği en önemli unsurlardan olan yemek, uluslararası ilişkilerde önemli aktörlerdendir. Gastrodiplomasi kavramsal olarak incelendiğinde eskilere dayanan, fakat diplomaside oldukça yeni sayılabilecek bir kavramdır. Gastronomi ve diplomasinin birleşimi olarak karışımıza çıkan gastrodiplomasi, ülkelerin mutfak kültürlerini diğer toplumlara tanıtmayı amaçlayan ve bu amaca ulaşmak için geleneksel mutfak kültürünün kullanıldığı devletten kamuya bir iletişim çalışmasıdır.

Gastromilliyetçilik ya da mutfak milliyetçiliği kültürel, tarihsel zenginlikleri ve ulusal mutfak yoluyla ait oldukları ülkeyi en iyi temsil eden unsurlardandır. “Gelenek” ve “ata mirası”, mutfak milliyetçiliğini açıklamaya yardımcı olan kılavuz niteliğindeki sembollerdir. Gastromilliyetçilik sayesinde, yemek kültürünü iyi yansıtan, tanıtan ve yaşatan ülkelerin diğer kültür ögelerinin de başka ülkeler tarafından tanınması ve anlaşılması mümkün olmaktadır. Bu sebeple ulusal mutfak kavramının iyi bir kültürel iletişim aracı olduğunu söyleyebilmekteyiz.

Kültürel değer ve geleneklerine ve ulusal değerlerine saygı duyulan toplumlarla iletişim daha kolay sağlanabilmektedir. Bu sebeple bireylerin bir kültür ile ilgili bilgi sahibi olmalarıyla ön yargılarından arınıp tutumlarının olumlu yönde değişebileceğini söyleyebiliriz. Bir Amerikan kamu diplomasisi atasözüne göre “bizi bilmek bizi sevmektir” sözleri, gastrodiplomasi kapsamında “yemeklerimizi tatmak bizi sevmektir” şeklinde değiştirilebilir (Rockower, 2012). Böylelikle ülkelerin mutfak kültürüne ait ürünler, yabancı toplumlarla iletişimde bir köprü olacağı söylenebilir.

Günümüzde mutfak kavramı, kültür unsuru ile beraber fiziksel yapısının dışına çıkmakta, küresel ekonomi içinde ülkelerin sosyal bağlar kurmasına ve kültürlerinin tanınmasına yardımcı olmaktadır. Bunun yanında mutfak, milliyetçi duyguların yemek yoluyla aktarılması, korunması ve diğer milletler tarafından karıştırılmaması açısından da önemli olmaktadır. Mutfak kültürü de ülkeleri sembolize eden bayraklar gibi ulusal bir kimlik oluşturmaktadır. Gastrodiplomasi ve gastromilliyetçilik kavramları bütünleşik olarak değerlendirildiğinde farklı amaçlara aynı yolla hizmet ederek ulusal çıkarları gözetmektedir.

Kaynakça
Addor, F. & Grazioli, A. (2002). Geographical Indications Beyond Wines and Spirits: A Roadmap for Better Protection for Geographical Indications in the WTO/Trips Agreement. Journal of World Intellectual Property, 5(6), 865-898.
Akıncı, A. (2019). Milliyetçiliğin Kökenleri: Etnisite/Ulus (Millet) İlişkisi. İnsan ve İnsan, 6(21), 413-430.
Aktaş, F. (2020). Gastro-Anomie’ye Karşı Gastronomik Kültür, Kimlik ve İmaj Yaratmak. Journal of Global Food Research, 1(1), 42-48.
Andreassen, R. (2014). The Search for the White Nordic: Analysis of the Comtemporary New Nordic Kitchen and
Former Race Science. Social Identities, 20(6), 438-451.
Beşirli, H. (2010). Yemek, kültür ve kimlik. Milli Folklor. 22(87), 159-169.
Beylunioğlu, A. M. (2021). Gastro-milliyetçilik ve Antisemitizim: Philadelphia’da Bir Yemek Festivali İptal Edildi, Erişim Tarihi: 23.09.2021.
Bucak, T. (2014). Turkish Restaurant Business in Adroad: United Kingdom Sofra Restaurants Chain Sample. International Journal of Humanities and Social Science, 4(9), 168-175.
Bucak, T. & Yiğit, S. (2019). Gastromilliyetçilik ve Gastrodiplomasi Kavramları Üzerine Bir Değerlendirme. Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 21(4), 1305-1320.
Bucak, T., Yiğit, S. & Okat, Ç. (2019). Türk Mutfağı Tanıtım Faaliyetlerinin Gastrodiplomasi Kavramı Açısından İncelenmesi. Emir, O. (Ed.). 20. Ulusal ve 4. Uluslararası Turizm Kongresi Bildiriler Kitabı (28-35). Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Basımevi.
Çalışkan, O. (2013). Destinasyon Rekabetçiliği ve Seyahat Motivasyonu Bakımından Gastronomik Kimlik. Journal of Tourism and Gastronomy Studies, 1(2), 39-51.
Çavuş, T. (2012). Dış Politikada Yumuşak Güç Kavramı ve Türkiye’nin Yumuşak Güç Kullanımı. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2(2), 23-37.
Çevik, A. (2020). Gastronomi Alanında Yeni Bir Kavram: Gastrodiplomasi. (Yüksek Lisans Tezi), Aydın Adnan Menderes Üniversitesi, Aydın.
DeSoucey, M. (2010). Gastronationalism: Food Traditions and Authenticity Politics in the European Union. American Sociological Review, 75(3), 432-455.
DeSoucey, M. (2012). Gastronationalism., Ritzer, G. (Ed.) The Wiley-Blackwell Encyclopedia of Globalization. https:// ur.booksc.eu/book/63968293/9f8ea8. Erişim Tarihi: 17.09.2021.
Fischel, C. (1988). Food, Self and Identity. Social Science Information, 27(2), 275-292.
Fox, R. (2007). Reinventing the Gastronomic Identity of Croatian Tourist Destinations. International Journal of Hospitality Management, 26(3), 546-559.
Global Culinary Initiative Committee (2017). Newsletter. The Power of Culinary Diplomacy. https://www.ldei.org/ images/GCI%20newsletter%205_17.pdf. Erişim Tarihi: 15.09.2021.
Gür, N. (2014). Yeni Türkiye’nin Yumuşak Güç Unsurları: Turizm. Seta Perspektif, http://file.setav.org/Files/ Pdf/20140804151240_turkiyenin-yumusak-guc-unsuruturizm.pdf Erişim Tarihi: 23.09.2021.
Harrington, R. J. (2005). Defining Gastronomic Identity. Journal of Culinary Science & Technology, 4(2-3), 129-152.
Henderson, J. C. (2009). Food Tourism Reviewed. British Food Journal, 111(4), 317-326.
Ichijo, A. & Ranta, R. (2018). Yemek ve Ulusal Kimlik. (E. Ataseven, Çev.), İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
Köşker, H., Ercan, F. & Albuz, N. (2018). Osmanlı Çileği’nin Gastronomik Kimlik Unsuru Olarak Değerlendirilmesi. Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 10(30), 1236-1269.
Leer, J. (2018). Monocultural and Multicultural Gastronationalism: National Narratives İn European Food Shows. European Journal of Cultural Studies, 8(1), 1-18.
Nye, J. (2004). Soft Power and American Foreign Policy. Political Science Quarterly, 110(2), 255-270.
Oğan, Y. & Böyükyılmaz, S. (2020). Karadeniz Bölgesinin Coğrafi İşaretli Gastronomik Ürünleri. Gastroia: Journal of Gastronomy and Travel Research, 4(3), 337-354.
Ooi, C. S. (2015). Soft Power, Tourism. Encyclopedia of Tourism, 1-2.
Orhan, A. (2010). Yerel Değerlerin Turizm Ürününe Dönüştürülmesinde “Coğrafi İşaretlerin” Kullanımı: İzmit Pişmaniyesi Örneği. Anatolia: Turizm Araştırmaları Dergisi, 21(2), 243-254.
Osipova, Y. (2014). From Gastronationalism to Gastrodiplomacy: Reversing the Securitization of the Dolma in the South Caucasus. Public Diplomacy Magazine, 11, 46-50.
Paul, J. (1996). Nation Formation: Towards a Theory of Abstract Community. London: Sage Publications.
Polat, E. (2017). Turizm ve Coğrafi İşaretleme: Balıkesir Örneği. The Meric Journal, 1(1), 17-31.
Rockower, P. S. (2012). Recipes for Gastrodiplomacy. Place Branding and Public Diplomacy, 8(3), 235-246.
Rockower, P. (2014). The State of Gastrodiplomacy. https://www.bidd.org.rs/the-state-of-gastrodiplomacy/. Erişim Tarihi: 15.09.2021.
Solleh, F.M. (2015). Gastrodiplomacy as a Soft Power Tool to Enhance Nation Brand. Journal of Media and Information Warfare, 7, 161-199.
Soner, F. (2020). Gastrodiplomasi. Ankara: Siyasal Kitabevi
Suna, B. & Alvarez, M. D. (2019). Gastronomic Identity of Gaziantep: Perceptions of Tourists and Residents. Advances
in Hospitality and Tourism Research, 7(2), 167-187.
Suntikul, W. (2017). Gastrodiplomacy in Tourism. Current Issues in Tourism, 22(9), 1076–1094.
Şahin, A. (2017). Gastromilliyetçilik Kavramının İncelenmesi: Coğrafi işaretler ve Markalaşma Faktörleri. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 10(48), 459-465.
Turaeva, R. (2017). The Role in Identification Process: Examples from Central Asia. Alymbaeva, A. A. (Ed.). Centre for Anthopological Studies On Central Asia II, 93-103.
Wallin, M. (2013). Gastrodiplomacy, “Reaching Hearts and Minds Through Stomach”. https://www.americansecurityproject.org/gastrodiplomacy-reaching-hearts-and-minds-through-stomachs/.
WTO, (1994). Dünya Ticaret Organizasyonu, Agreement on Trade-Related Aspects of Intellectual Property Rights: Annex 1C Geneva, Switzerland. http://www.wto.org/english/docs_e/legal_e /27-trips.pdf, Erişim Tarihi: 04.10.2021.
Yıldırım, E. (2019). Yemek, Ulusal Kimlik ve Milliyetçilik İlişkisi Üzerine; “Çiya” Markası ve “Turquality” Programı Örnekleri Üzerinden Bir Yaklaşım Denemesi. Ekonomi, Politika & Finans Araştırmaları Dergisi, 4(2), 188-203.
Yurdigül, A. (2010). Kültür Endüstrisi Bağlamında Yemek Kültürü Eleştirisi. (Yüksek Lisans Tezi), Atatürk Üniversitesi, Erzurum.

Has aşçıbaşı Ahmet ÖZDEMİR olarak kaynak gördüğüm:
Sn. Engin PULLUK ve Anıl ÖRNEK'a ilgili "Gastrodiplomasi Ve Gastromilliyetçilik" isimli akademik çalışmaları için yürekten teşekkür eder mesleki yaşamlarında başarılar dilerim. Profesyonel mutfaklarda ve aşçılık camiasında ihtiyacı olanlar tarafından mutlaka örnek olarak dikkate alınacaktır.

Restoran Mutfağı Nasıl Kurulur?

Profesyonel Mutfaklarda Aşağıdaki Kaynak Olarak Gördüğüm Diğer Yazıları 'Da Okumak İsteyebilirsiniz...

* Genel Mutfak Bilimi Nedir?
* Profesyonel Mutfak Bölümleri Nelerdir?
* İyi Bir Mutfak Yönetiminde Verimlilik Nedir?
* Alakart ve Endüstriyel Mutfak Çeşitleri Nelerdir?
* Profesyonel Mutfak Çalışanlarının Özellikleri nelerdir?
* Otel ve Restoran Mutfak Organizasyonu nasıl yapılır?
* Modern Mutfak Üniteleri Nelerdir?
* Yönetici Mutfak Planlaması Nedir?
* Dünyada Mutfağın Tarihsel Gelişimi Nedir?
* Kesin Başarı İçin Restoran Danışmanlığı Almalımıyım?
* Dünyaya Örnek Olabilecek Yeni Restoran Projeleri Nelerdir?
* Yeni Restoran Açmak İsteyenlerin En Çok Sorduğu Sorular?
* Yeni Restoran Açarken Nelere Dikkat Etmeliyim?
* Yemek Fotoğraflarına Ve Yemek Stilistliğine Eleştirel Bir Bakış
* Gastronomi Araştırmalarında Yemeğin Kültürel Tarihi Nedir?
* Günümüzde Fine Dining Restoranlarda Türk Mutfağının Yeri
* Yüksek Mutfak, Avangard Mutfak ve Rafine Mutfak Nedir?
* Parofesyonel Mutfaklarda Moleküler Gastronomi Konusundaki Görüşler Nelerdir?
* Profesyonel Otel Mutfağı Organizasyonu Nedir? Nasıl Yapılır?
* Gastronomi ve Mutfak Danışmanlığı & Kitchen Consulting
* Yeni Restoran Danışmanlığı & Restaurant Consulting
* Restoran Menü Danışmanlığı & Menu Consulting
* Yeni Restoran Açarken Nelere Dikkat Etmeliyim?
* Yeni Restoran Açarken En Çok Yapılan Hatalar Nelerdir?
* Sos Nedir, Özel Yemek Sosları Nasıl Yapılır?
* Yurt Dışı Mutfak Personeli Danışmanlık Hizmetlerine Nasıl Ulaşırım?
* International Kitchen Staff Consultancy Services
* En iyi Restoran Projeleri Nelerdir?
* Yeni Restoran Yönetimi Nedir?
* Restoran Mutfak Yönetimi Nedir?
* Yeni Restoran Yönetim Sirküleri Nasıl Yapılır?
* Yestoran yada otel işletmeleri için Organizasyon Anlaşma Metni nasıl hazırlanır?
* Nasıl Marka Restoran Olunur?
* Yeni Restoran İşletmeciliğinde Misafir Memnuniyeti nasıl kontrol edilir?
* Başarılı Türk Mutfağı Şeflerine Nasıl Ulaşırım?
* En Zengin Aktivite & Banquet Menüleri Nelerdir?
* En farklı Örnek Restoran Menüleri Nelerdir?
* Restoran ve Otel Menü Yönetimi Nedir?
* En iyi Ziyafet Menüleri Ve Protokol Hizmetleri Nedir?

*** Yukarıda belirtilmiş olan ve yazı içeriğindeki diğer etiketlenmiş konular ile ilgili alanlarda daha fazla bilgi ve gastronomi danışmanlığı alanında hizmet alanlarım içerisinde destek almak için iletişim bilgilerimden tarafım ile bağlantıya geçebilirsiniz. ***

İşletmeci Körlüğü


7 Ocak 2022 Cuma

Zeytinyağı Turizmi Üzerine Yapılan Araştırmaların Sistematik Bir Derlemesi...

 Zeytinyağı Turizmi Üzerine Yapılan Araştırmalar


Zeytinyağı Turizmi Üzerine Yapılan Araştırmaların Sistematik Bir Derlemesi...
Eda ALPHAN*

Giriş

Zeytinyağı üretiminin dünya genelinde 3,199,400 tona ulaşması beklenmektedir. Bu üretimde ilk sırayı İspanya (1.633.000 ton) almakta olup, sırasıyla İtalya (270.000 ton), Yunanistan (240.000 ton), Türkiye (180.000 ton), Fas (140.000 ton) ve Tunus (130.000 ton) dünyada en fazla zeytinyağı üretimi yapan ülkeler olarak sıralanmaktadır. Zeytinyağı tüketiminin ise bu dağılıma paralel şekilde gerçekleşmesi beklenerek, tüketim düzeyinin Avrupa’da 1,696,030 ton, Amerika kıtasında 573,690 ton, Asya’da 384,810 ton, Afrika’da 269,650 ve Okyanusya’da 83,000 ton olduğu görülmektedir (Greek Liquid Gold.com, 2021).

Zeytinyağı, günümüzde yalnızca bir gıda maddesi olmanın ötesinde, turistik aktivitelerin önemli bir parçası haline gelmiştir. Hatta bunun da ötesine geçerek, yalnızca zeytinyağıyla ilgili aktivitelerin yer aldığı bir turizm çeşidi ortaya çıkmış ve bu yeni turizm çeşidi “Zeytinyağı Turizmi” olarak adlandırılmıştır. Özellikle turizm literatüründe zeytinyağı turizmine yönelik araştırmaların artan bir ilgiyle devam ettiği göze çarpmaktadır. 

Bu kapsamda zeytinyağı turizmi, literatürde yeni ve niş bir turizm çeşidi olarak incelenmekte ve konuyla ilgili yapılan araştırmalar genellikle zeytinyağının üretildiği bölgelere odaklanmaktadır. 

Bu araştırmalar genellikle İspanya, Yunanistan ve İtalya gibi zeytinyağı üretim potansiyeli yüksek olan bölgeleri kapsamaktadır (Hwang ve Quadri-Felitti, 2021). Araştırmaların bir kısmı zeytinyağı turizminin geliştirilmesi için arz yönünün kuvvetlendirilmesi ve bu noktada yapılması gerekenlere odaklanırken, diğer kısmı ise zeytinyağı turizmini turistler açısından inceleyerek talep perspektifinden bu turizmin yapısını ortaya koymayı amaçlamaktadır. Mevcut araştırma kapsamında ise söz konusu bu makaleler belirli kriterler dâhilinde derlenerek gelecekte konuyla ilgili çalışma yapmak isteyen araştırmacılara rehberlik etmesi amaçlanmıştır.

Kavramsal Çerçeve

Zeytinyağı turizmi, dünya genelinde zeytin yetişen bölgeler ve zeytinyağı hakkında derinlemesine bilgi edinilebilecek tüm aktiviteleri kapsayan (zeytinyağıyla yapılan yemekleri deneyimleme, zeytin bahçelerinin bulunduğu özgün mimarisi olan yerlerde konaklama, zeytinyağıyla yapılan tedavi yöntemleri ve güzellik uygulamaları, rahatlama vb.) özellikle de kırsal alanlarda gerçekleşen ve gastronomiyle ilişkisi olan bir turizm biçimidir. 

Zeytinyağı turizmi kapsamında turistlere sunulan hizmetler; zeytinyağı üretilen yerlerin ya da fabrikaların ziyareti ve bu yerlerde yapılan kahvaltılar, zeytinyağı tadımı/ koklama atölyeleri ile zeytin yapım atölyeleri, rehber eşliğinde gerçekleştirilen kahvaltılar, zeytinyağı üretimine ilişkin bilgi edinme, zeytinyağı rotaları, zeytinyağı satışının yapıldığı özel mağazalara gidip alışveriş yapmak, zeytin ve zeytinyağına yönelik özel etkinlik ve fuarlar, zeytinyağı üretiminin yapıldığı koruma altına alınmış bölgelere yapılan ziyaretler gibi aktiviteler şeklinde sıralanabilir (Millan ve ark., 2014; Cankül ve Ezenel, 2018; Cehic ve ark., 2020). 

Bir turizm aktivitesi olarak düşünüldüğünde zeytinyağı üretiminin yapıldığı yerlere yapılan ziyaretlerin artış gösterdiği, bu talebi karşılamak amacıyla ise zeytinyağı rotaları veya zeytinyağı müzeleri gibi yapılanmaların oluştuğu dikkat çekmektedir. Uluslararası zeytinyağı konseyinin web sitesinde yer alan dünyadaki çeşitli zeytinyağı rotaları ve müzeleri Tablo 1’de gösterilmiştir. Buna göre dünyada en fazla zeytinyağı müzesi ve rotasına (19) sahip ülkenin İspanya olduğu göze çarpmaktadır. 

Ardından İtalya’nın en fazla zeytinyağı müze ve rotasına (6) sahip olduğu görülmektedir. Listede Türkiye’de yer alan zeytinyağı müzelerin de (3) bulunduğu dikkat çeken bir diğer unsurdur.

Tablo 1. Zeytinyağı Müzeleri ve Rotaları

Ülke

Müze veya Rota İsmi

Erişim Linki

Portekiz

Museu da Oliveira e do Azeite

https://museudoazeite.com

Fransa

Musée de l’olivier

http://ecomusee-olivier.com

Les vieux moulins

http://www.lesvieuxmoulins.com

Musée de l’olivier

http://ecomusee-olivier.com

Ecomusée de l’Olivier

www.ecomusee-olivier.com

Musée des Civilisations de l’Europe et de la Méditerranée – MuCEM

www.mucem.org

Yunanistan

Euromediterranean Foundation “The Routes of the Olive Tree”

www.olivetreeroute.gr

Musée de l’Olivier et de l’Huile Grecque à Sparte

https://www.piop.gr/en/diktuo-mouseiwn/Mouseio-Elias-KaiEllinikou-Ladiou/to-mouseio.aspx

Musée de l’Huile industrielle de Lesbos-Mytilène (MBEL)

www.piop.gr

İsrail

The Routes of the Olive Tree

www.routedesoliviers-israel.com

İtalya

Museo dell’ Olivo – Fratelli Carli

www.museodellolivo.com

Μusée de l’huile d’olive de la Sabine

-

Musée de l’Huile d’Olive – Huilerie Cisano del Garda

www.museum.it

Musée de l’Huile d’Olive Sant’Angelo de Graecis

-

Musée de la Civilisation de l’Olivier

www.protrevi.com/protrevi/musolivo.asp

Μusée de l’Olivier et de l’Huile – Fondation Lungarotti

www.lungarotti.it

İspanya

Museo del Olivo y del Aceite (Baena)

www.museoaceite.com

Museo etnográfico de Benalauria

www.molienda.com/museo.html

Museo del Aceite de Oliva Castillo de Tabernas


Castro del Rio

www.artesanosdelamaderadeolivo.com

Museo Hecoliva

http://www.hecoliva.com/principal.html

Museo Lagar del Mudo

www.lagardelmudo.com

Museo Hojiblanca

www.museohojiblanca.com

Museo de la Cultura del Olivo

www.museodelaculturadelolivo.com

Museo del aceite de la Muela

www.elmuseodelaceite.com

Almazara de las Laerillas

http://almazaralaerilla.es

Les Garrigues (Parque temático)

-

Museo del Aceite de Mondrón

-

Museo Activo del Aceite de Oliva y de la Sostenibilidad de Geolit

www.oliva.net

Fundación Patrimonio Comunal Olivarero

www.patrimoniolivarero.com

Red Olearum de Museos del Aceite de Oliva

www.museos.olearum.es

Centro de Interpretación Olivar y Aceite Comarca de La Loma

www.centrodeolivaryaceitelaloma.com

Centro del Olivar de Sierra de Adamuz

http://centrodelolivardesierradeadamuz.blog spot.com.es

Aceite de olivos milenarios -Territorio del Sénia

www.aceiteolivosmilenarios.com

Hacienda Guzmán

www.haciendaguzman.com

Türkiye

Adatepe Zeytinyağı Müzesi

www.adatepe.com

Egea Zeytinyağı Müzesi

http://www.egea.com.tr/MUZE,DP-7.html

Köstem Zeytinyağı Müzesi

https://www.zeytinyagimuzesi.com


Literatürde zeytinyağı turizmi; sürdürülebilir turizm, kırsal turizm, gastronomi turizmi ve özel ilgi turizmi gibi farklı bağlamlarda incelenmiştir. Bu bağlamların her biri birbiriyle ilişkili olup, yapılan araştırmalar zeytinyağı turizminin turist deneyimleri ve bölge ekonomisi için ne denli önemli olduğunu kanıtlamaktadır. Örneğin sürdürülebilir bir turizm çeşidi olarak düşünüldüğünde zeytinyağı, yetiştiği bölge için ekonomik bir geçim kaynağı olmanın yanı sıra, o bölgenin kültürünü ve gastronomisini yansıtan bir sembol konumundadır. 

Bu özelliğinden ötürü, zeytinyağı turizmi de sürdürülebilir kırsal turizmin yaratılması noktasında önemli bir girişim olarak adlandırılabilir. Çünkü bu turizm çeşidi, kırsal alanlarda yılın yalnızca belirli dönemlerinde gerçekleşen turizm çeşitlerinin aksine, turizmin mevsimselliğinin ortadan kaldırılmasına ve yılın her dönemi yapılabilmesine olanak tanımakta, bu yönüyle de en büyük ekonomik faydayı sağlamaktadır (Millan ve ark., 2014). 

Gastronomi turizmi açısından incelendiğinde ise zeytinyağı turizmi turistlere eşsiz deneyimler yaşatan önemli bir turizm çeşididir. Zeytinyağı turizminin ortaya çıkmasıyla birlikte zeytin üretim alanları yalnızca birer fabrika olma işlevine ek olarak, turistlerin eğlenceli deneyimler yaşayabileceği eşsiz mekânlara dönüşmüşlerdir.

Zeytinyağı turizmi eğlenceli bir deneyim olmasının yanı sıra bilgilendirici, sağlık, sosyal ve kültürel yönleri de barındıran bir deneyimi ifade etmektedir (Parrilla-González ve ark., 2020). Sözgelimi Hwang ve Quadri-Felitti (2021) yaptıkları araştırma ile zeytinyağı turizminin eğitim, estetik, eğlence ve kaçış boyutlarını içeren bir deneyim olduğunu belirtmiştir. 

Bu turizm çeşidinde turistler zeytinyağının üretimi ve bir zeytinyağının tat ve aromasına göre ne şekilde değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin bilgi sahibi olmakta ve bu yolla eğitici bir deneyim yaşamaktadır. Zeytinyağının üretildiği bölge ya da kırsal alana yapılan ziyaretlerle ise turistler, şehir yaşamından uzaklaşarak bir kaçış deneyimi yaşamaktadır. 

Zeytinin yetiştiği doğal ortamda bulunmak turistlere estetik bir deneyim sağlarken, zeytinyağı yapımı için zeytinlerin bahçeden toplanması olayını seyretmek de eğlenceli bir deneyim sağlamaktadır. Araştırmacılar bahsi geçen bu boyutların her birinin turistler için memnuniyete neden olduğunu ileri sürmekte ve bunlar içerisinde ise en çok eğitim boyutunun zeytinyağı turizmi esnasında ön plana çıktığını vurgulamaktadırlar.

Parrilla-González ve arkadaşları (2020), özel ilgi turizmi kapsamında değerlendirildiğinde zeytinyağı turizminin, üretim sürecinin turistlerin özel ilgi ve motivasyonları tarafından yönlendirilen bir niş turizm çeşidi olduğunu ileri sürmektedir. Araştırmacılar zeytinyağı turizmini özel ilgi turizmi olarak değerlendirebilmek için dört unsurun varlığından söz ederek önerdikleri modelde bu unsurları; sürdürülebilirlik ve çevresel farkındalık, eşsiz/ duyusal deneyim, yerel kültürün tanıtımı, statü ve prestij imajı şeklinde sıralamıştır. 

Zeytinyağı turizmi soyut ve sürdürülebilir bir unsur olarak, sürdürülebilirliğe dayalı tarımsal faaliyetler içermekte ve bunun yanı sıra toplumdaki toprağa saygı duyma ve farkındalık duygusunu aşılamaktadır. Özellikle bu turizm çeşidinde turistler nihai ürün olan zeytinyağının toplanma aşamasından zeytinyağı üretimine kadar bütün aşamaları görme imkânına sahip olup, hem tüm duyularına hitap eden duyusal bir deneyim yaşamakta, hem de çok yönlü bir deneyim gerçekleştiğinden eşsiz bir deneyim elde etmektedir. 

Ayrıca turistlerin zeytinyağı üretilen bölgeye gelmesi, yaşadıkları deneyimi zenginleştirmekte ve yerel kültürün gelişmesine katkı sağlamaktadır. Zeytinyağı turizmi içerisindeki motivasyonları bakımından turistler etkinlik süresince kültürel ve kişilerarası nedenlerle katılım sağladıkları aktivitelerle, statü ve prestij kazanma arzusunda olmakta ve katıldıkları bu eşsiz aktivitelerle kendilerini farklı kılmak istemektedirler. Tüm bu özelliklerinden dolayı zeytinyağı turizmi özel ilgi turizmi kapsamında değerlendirilebilecek bir turizm çeşididir.

Zeytinyağı Turizmi Üzerine Yapılan Araştırmaların Sistematik Bir Derlemesi

Oplanıc ve arkadaşları (2020) zeytinyağı müzeleri ile zeytinyağı ile ilgili alışveriş yerlerini ziyaret eden turistlerin motivasyonlarını belirlemeye yönelik gerçekleştirdiği araştırma sonucunda en temel dört motivasyon kaynağının zeytinyağı tatmak, yüksek kategorideki zeytinyağlarını bulmak, zeytin ve zeytinyağı kültürü hakkında bilgi sahibi olmak ve kişisel yaşam deneyimini zenginleştirmek olduğunu ifade etmiştir. López-Guzmán ve arkadaşlar (2016) ise zeytinyağı turizminin gerçekleştiği alanları ziyaret eden turistlerin en temel motivasyon kaynağının coğrafi bölge hakkında bilgi sahibi olmak ve zeytinyağları hakkında bilgi sahibi olmak olduğunu tespit etmiştir.

Zeytinyağı turizmine ilişkin incelenen bir diğer kavram ise zeytin/ zeytinyağı turisti olarak tanımlanan kavramdır. Zeytin turisti (olive tourists) olarak tabir edilen turistler, tatilleri esnasında zeytin ve zeytinyağıyla ilgili aktivitelere katılım sağlama isteğinde olan kişileri ifade etmektedir (Millán-Vazquez de la Torre ve ark., 2017). Literatürde zeytinyağı turistlerinin demografik olarak genellikle 60 yaş ve üstü kadınlardan oluştuğu, bu kişilerin ortalama bir gelire sahip olduğu (1,501–2,500 Euro) ve üniversite mezunu kişilerden oluştuğu tespit edilmiştir (Agüera ve ark., 2017; Cehic ve ark., 2020; Oplanıc ve ark., 2020).

Yapılan araştırmalar zeytinyağı turistlerinin talep açısından değerlendirildiğinde bu turizm türü içerisindeki aktivitelere katılma istekleri, ihtiyaçları ve motivasyonlarının farklılaşabileceğini, bu yüzden bu turistlerin ortak ilgi, istek ve ihtiyaçları doğrultusunda çeşitli şekillerde gruplandırılabileceğini ortaya koymuştur (Pulido-Fernández ve ark., 2020). Pulido-Fernández ve arkadaşları (2020) yaptıkları araştırma sonucunda, zeytinyağı turistlerini dört gruba ayırarak bu grupları; hevesli turistler, deneyimsel turistler, yarım günlük ziyaretçi olan turistler ve istekli turistler olarak adlandırmıştır. Bu gruplamaya göre hevesli turistler, zeytinyağı çeşitleri arasındaki farkları öğrenmeye heveslidir. 

Bu kişiler sağlıkları için fayda sağlayacak aktivitelere katılma arzusundadırlar. Deneyimsel zeytinyağı turistlerinin ise temel motivasyonu farklı zeytinyağları hakkında bilgi edinmektir. Bu tip turistler, zeytinyağına ilişkin edindikleri bilgileri eğitim veya kariyerleri doğrultusunda kullanmak ve turizmin yeni bir biçimini keşfetmek arzusundadırlar. 

Yarım günlük ziyaretçiler olarak tanımlanan zeytinyağı turistlerinin temel motivasyon kaynağı, zeytinyağı üretiminin yapıldığı coğrafyaları ziyaret etmek ve koruma altına alınmış alanları keşfetmektir. Bu kişilerin diğer motivasyonları ise zeytinyağının duyusal özellikleri konusunda bilgi sahibi olmak ve zeytinyağı hakkındaki bilgilerini artırıp bu bilgileri kariyer ve iş yaşamında kullanmaktır. Son olarak istekli turistler olarak adlandırılan grupta yer alan turist türlerinin temel motivasyon kaynağı, zeytinyağının duyusal özellikler hakkında bilgi edinmek ve koruma altına alınmış bölgeleri ziyaret etmektir.

Murgado-Armenteros ve arkadaşları (2021) yaptıkları araştırma sonucunda turistlerin zeytinyağı turizmine katıldıkları destinasyonlarda önem verdikleri faktörleri dört boyut altında toplayarak bunları; destinasyonun ulaşılabilirliği, destinasyonda bulunan olanaklar ile zeytinyağı turizmiyle ilgili aktiviteler, bu aktiviteleri gerçekleştirirken kültür ve doğal çevreyle iç içe olma fırsatının bulunması ve kaliteli bir alt yapı ile zeytinyağı turizmini bütünleyici aktivitelerin olması şeklindedir. 

Araştırmacılar turistlerin söz konusu bu taleplerine ilişkin zeytinyağı pazarında oluşan turist kategorilerini ise üç tipolojiye ayırarak bunları; güvenlik ve konfor arayan turistler, talepkâr turistler ve ulaşılabilirlik arayışındaki turistler şeklinde adlandırılmaktadır. Çalışmanın kavramsal çerçevesi kapsamında zeytinyağı turizmine ilişkin tanımlamalar verildikten sonra literatürde konuyla ilgili yapılan araştırmalara ilişkin yazar tarafından yapılan değerlendirmelere yer verilmiştir.

Yöntem

Bu araştırma kapsamında Web of Science (WOS) veri tabanında, zeytinyağı turizmine ilişkin yapılmış makaleler sistematik biçimde derlenmiştir. Bu makalelere erişim sağlamak amacıyla tarama yapılırken belirli anahtar kelimeler kullanılmış ve ulaşılan makaleler değerlendirilmiştir. Tarama yapılırken ulaşılan 17 adet İngilizce makale ile 1 adet Türkçe makale incelemeye alınmış, anahtar kelime olarak ise “olive oil tourism” ile “oleotourism” kelimeleri kullanılmıştır. 

Veri tabanında makaleleri arama kriteri olarak ise “topic” kısmı seçilerek, belirlenen bu anahtar kelimelerin geçtiği konuları barındıran makaleler tercih edilmiştir. Ayrıca bu makalelerin “Hospitality and Leisure Sport Tourism” alanında olması bir diğer kriter olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda ulaşılan 18 makaleye ilişkin bilgiler, bulgular bölümündeki tablolar yardımıyla sunulmaktadır.

Bulgular

Bu bölümde zeytinyağı turizmine yönelik yapılan makalelerin yayınlandığı dergiler, bu makalelere hangi ülkelerden katkı yapıldığı, makalelerin yayın yılı, sıklıkla tekrar eden anahtar kelimeler, araştırmalara katkı yapan üniversiteler, kullanılan yöntemler, veri toplama teknikleri ve araştırmalarda yapılan analizler gibi bilgiler derlenerek tablolar halinde sunulmuştur. Buna göre ilk olarak Tablo 2’de zeytinyağı turizmine ilişkin yapılan araştırmaların yayınlandığı dergiler ve yayın yılları yer almaktadır.

Zeytinyağı Turizmi Üzerine Yapılan Araştırmaların Sistematik Bir Derlemesi

Tablo 2. Zeytinyağı Turizmine İlişkin Araştırmalar Yayınlayan Dergiler (2016-2021)

Dergi Adı

Yıl

Makale Sayısı

Toplam (%)

Journal of Tourism and Cultural Change

2021

1

6

Sustainability

2018- 2020

6

32

Tourism and Hospitality Management

2016-2020

3

16

Heliyon

2019

2

10

International Journal of Gastronomy and Food Science

2021

1

6

Tourism Management Perspectives

2017

1

6

Cuadernos de Turismo

2017

1

6

Acta Turistica

2020

1

6

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İİBF Dergisi

2018

1

6

Tourism Recreation Research

2021

1

6

Toplam


18

100


Tablo 2 incelendiğinde, zeytinyağı turizmini konu alan araştırmaların 2016 yılında yapılmaya başlandığı görülmekle beraber, bu araştırmaların 2018 yılı ve sonrasında artış gösterdiği göze çarpmaktadır. Yapılan araştırmaların en fazla “Sustainability” (%32) dergisinde yayınlandığı görülerek ikinci sırada ise “Tourism and Hospitality Management” dergisinin (%16) yer aldığı tespit edilmiştir. Bu bakımdan değerlendirildiğinde zeytinyağı turizminin çoğunlukla “sürdürülebilirlik” ile “turizm ve otelcilik” alanlarında incelendiğini söylemek de mümkündür. 

Tablo 3’te zeytinyağı turizminin konu alındığı çalışmalarda sıklıkla kullanılan anahtar kelimeler yer almaktadır. Tabloda anahtar kelimelerin çalışmalarda kullanıldığı orijinal (İngilizce) halleri ile Türkçeleri yer almaktadır.

Tablo 3. Zeytinyağı Turizmine İlişkin Araştırmalarda Kullanılan Anahtar Kelimeler



Anahtar Kelimeler

Makalelerde Yer Alan Orijinal Hali


Makalelerde Yer Alan Türkçesi

Olive Oil


Zeytinyağı

Olive Oil Tourism / Oleo Tourism / Olive Tourism


Zeytinyağı Turizmi/ Zeytin Turizmi

Experience Economy


Deneyim Ekonomisi

Special Interest Tourism


Özel ilgi Turizmi

Sustainable Tourism


Sürdürülebilir Turizm

Gastro Tourism


Gastronomi Turizmi

Rural Area


Kırsal Alan

Olive Oil Tourist


Zeytinyağı Turisti

General Interest Tourism


Genel İlgi Turizmi

Tourism


Turizm

Tourism Management


Turizm Yönetimi

Local Food


Yerel Yiyecek

Demand


Talep

Rural Development


Kırsal Gelişim

Gastronomy


Gastronomi

Tourist Perceptions


Turist Algıları

Visitors Motivation


Ziyaretçi Motivasyonları

Agritourism


Kırsal Turizm

Sustainability


Sürdürülebilirlik

Sustainable Development


Sürdürülebilir Gelişim

Food Tourısm


Yiyecek Turizmi

Rural


Kırsal


Tablo 3’ de yer alan zeytinyağı turizmine yönelik yapılan araştırmalarda kullanılan anahtar kelimeler incelendiğinde bu araştırmaların çoğunlukla sürdürülebilirlik, özel ilgi turizmi, yerel yiyecekler, zeytinyağının talep yönünü oluşturan unsurlar, gastronomi ve gastronomi turizmi ve kırsal turizm temalarında yoğunlaştığı söylenebilir. Tablo 4 ise zeytinyağı turizmi konusuna katkı yapan ülkeler listelenmektedir. Buna göre bu konuya ilişkin en fazla araştırma yapan ülkenin İspanya (%54) olduğu görülmektedir. Bu durumun İspanya’nın zeytinyağı üretim potansiyelinin büyüklüğünden kaynaklandığını söylemek mümkündür.

Tablo 4. Ülkeler Bazında Makale Sayıları

Ülke

Makale sayısı

Toplam (%)

Çin*

1

6

Amerika Birleşik Devletleri*

İspanya

10

54

Hırvatistan

2

11

Dominik cumhuriyeti

2

11

Türkiye

1

6

İtalya

1

6

Şili

1

6

Toplam

18

100


*İki ülke tarafından yapılan ortak yayını ifade etmektedir

Tablo 5’ te zeytinyağı turizmine ilişkin araştırmalara katkı veren üniversiteler ve bu yayınların gerçekleştirildiği yıllar yer almaktadır. Tablodaki bilgiler değerlendirildiğinde bu konudaki ilk araştırmanın 2016 yılında Dominik Cumhuriyeti’ndeki UTESA (Santiago Teknoloji Üniversitesi) Üniversitesi’nde yer alan araştırmacılar tarafından gerçekleştirildiği göze çarpmaktadır. Bu konuda en fazla (%17) araştırma yayınlayan üniversitenin ise İspanya’ da yer alan Jaen Üniversitesi olduğu göze çarpmaktadır.

Tablo 5. Zeytinyağı Turizmine İlişkin Araştırma Yapan Üniversiteler ve Yayın Yılları

Üniversiteler

Yıllar

Makale Sayısı

Toplam (%)

Hong Kong Polytechnic University

2021*

1

5

The Pennsylvania State University

University of Jaén

2019- 2020

3

17

University of Zagreb

2020

1

5

University of Extremadura

2019-2021

2

11

University of Cordoba

2020-2021

2

11

Universidad Loyola Andalucía

2017

1

5

Universidad Tecnológica de Santiago

2017

1

5

Institute of Agriculture and Tourism

2020

1

5

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi

2018

1

5

University of UTESA

2016

1

5

University of Naples

2018

1

5

University Federico II of Naples

2020

1

5

University of Extremadura

2019-2021

2

11

Universidad de Sevilla

2018*

1

5

Universidad Autónoma de Chile

TOPLAM


18

100


*İki üniversite tarafından yapılan ortak yayını ifade etmektedir

Tablo 6’da ise zeytinyağı turizmine yönelik yapılan araştırmaların metodolojik alt yapısına ilişkin bilgiler sunmaktadır. Bu konuda yapılan çalışmalar gerçekleştirilirken sırasıyla en çok nicel (10 makale), nitel (6 makale) ve karma yöntemlerin (2 makale) benimsendiği ön plana çıkmıştır. Nicel yöntemlerin benimsendiği araştırmalarda veriler yüz yüze veya çevirim içi şekilde uygulanan anket formları aracılığıyla toplanmıştır. 

Nitel yöntemlerin kullanıldığı araştırmalarda ise dış kaynaklardan yararlanma, literatür taraması ve uzman görüşü alma, yarı yapılandırılmış mülakat, çevirim içi olarak internetten veya web sayfalarını inceleyerek veri toplama biçimindeki tekniklerin kullanıldığı görülmüştür. Karma yöntemlerin kullanıldığı araştırmalarda ise anket ve derinlemesine mülakat teknikleri birlikte kullanılarak veriler toplanmıştır. Bahsi geçen veri toplama teknikleri ile elde edilen verilerin analizleri Tablo 6’da yer almaktadır.

Tablo 6. Zeytinyağı Turizmine İlişkin Yapılan Araştırmaların Metodolojik Altyapısı

Kullanılan Yöntem

Veri Toplama Tekniği

Yapılan Analizler

Sayı

Karma Yöntem

Anket

Derinlemesine Mülakat

Tek değişkenli, iki değişkenli ve çok değişkenli analizler Açıklayıcı faktör analizi

T testi

SWOT analizi

ARIMA modeli (Otoregresif entegre hareketli ortalama )

2

Nitel Yöntem

Dış kaynaklardan yararlanarak veri toplama

Literatür taraması ve uzman görüşü alma

Yarı yapılandırılmış mülakat

İnternet veya web sayfalarını inceleyerek veri toplama

İkincil veri analizi

Bibliyografi analizi ve uzman görüşü

SWOT analizi

Tümevarımsal keşif analizi

Üçgenleme (Triangulation)

İçerik analizi

Gözlem

6

Nicel Yöntem

Yarı yapılandırılmış anket formu

Anket formu

Çevirim içi anket

Regresyon analizi

Betimsel analiz

Faktör Analizi

Korelasyon Analizi

Kümeleme Analizi

Yapısal Eşitlik Modellemesi

Ki kare analizi

Güvenirlik analizi

Tek değişkenli ve iki değişkenli analizler (ortalama ve varyans analizleri) PLS yöntemi ile yapısal eşitlik modellemesi

10

Toplam

18


Tablo 7’de zeytinyağı turizmine ilişkin yapılan araştırmaların yazarları, araştırmanın gerçekleştiği bölge ve bu araştırmaların amaçları yer almaktadır. Tablo 8’ de ise bu araştırmalarda zeytinyağı turizminin incelendiği bağlam ile hangi bakış açısına göre değerlendirme yapıldığı yer almaktadır. Araştırmaların amaçları doğrultusunda incelendiğinde mevcut araştırma kapsamında bu iki tablonun bir arada yorumlanması gerektiği düşünülmektedir. Çünkü bu araştırmalar incelendiğinde, araştırmacıların zeytinyağı turizmine yönelik çalışma yapma amaçlarının iki yönlü olduğu görülmektedir. 

Bunlardan birincisi zeytinyağı turizmini talep yönüyle inceleyip, bu turizme katılan turistlerin motivasyonlarının, turist profilleri ve tipolojilerinin neler olduğunu belirlemek ve buna uygun planlamaların yapılabilmesi için önerilerde bulunmak amacını taşıyan araştırmalardır. İkincisi ise zeytin ve zeytinyağı üretimi yaparak bu üretimi turistik bir ürüne dönüştürüp, zeytinyağına ilişkin yeni bir turizm türü yaratmayı amaçlayan arz tarafını değerlendirmeyi amaçlayan çalışmalardır. 

Bu araştırmalarda ister arz isterse de talep yönüyle incelensin, zeytinyağı turizminin incelendiği bağlamlar değişiklik göstermektedir. Bu kapsamda incelendiğinde zeytinyağı turizmi; gastronomi turizmi, sürdürülebilir turizm, kırsal turizm ve özel ilgi turizmi bağlamlarında incelenmiş bir konudur. Söz konusu bilgilere ilişkin detaylar Tablo 7 ve Tablo 8’de yer almaktadır.

Tablo 7. Zeytinyağı Turizmine İlişkin Yapılan Araştırmalar

Kaynak

Ülke

Araştırmanın Amacı

López-Guzmán ve ark., (2016)

İspanya

Zeytinyağı ve turizm arasındaki ilişkiyi anlayarak, zeytinyağı turizmine katılan turistlerin sosyo-demografik özelliklerini, seyahat motivasyonlarını, ziyaret ettikleri coğrafyaya ilişkin değerlendirmelerini tespit edip, zeytinyağı alanına yönelik bilgilerini ortaya koymak ve bu kişilerin seyahatlerine ilişkin memnuniyetlerini belirlemektir.

Agüera ve ark., (2017)

İspanya

Endülüs’ü ziyaret eden zeytinyağı turistlerinin sosyo-demografik özelliklerini belirlemek, destinasyonda katılım sağladıkları aktiviteleri belirlemek, söz konusu destinasyonu neden ziyaret ettiklerini ortaya koyarak bu ziyaretleri sonucundaki değerlendirmelerini tespit etmek ve seyahate ilişkin memnuniyet düzeylerini ortaya koymak

Cankül ve Ezenel, (2018)

Türkiye

Bodrum yarımadasının zeytinyağı turizmi potansiyelini ortaya çıkarmak

Millán ve ark., (2018)

 İspanya

Zeytinyağı turist profiline göre Endülüs’te oluşan zeytinyağı arzını belirlemek ve talebe en uygun sürdürülebilir ürünü sunmak için talep gelişimini projelendirmek

Tregua ve ark., (2018)

İspanya

Zeytinyağı turizminin gelişimini sağlayan temel unsurların neler olduğunu ortaya koymak

Folgado- Fernandez ve ark., (2019)

İspanya

İspanya’da sürdürülebilir bir alternatif olarak ortaya çıkan zeytinyağı turizminin gelişim alanlarını belirlemek

Hernández- Mogollón ve ark., (2019)

-

Zeytinyağı turizminin bilimsel alanda ne şekilde kabul gördüğünü ortaya koymak amacıyla bu konuyla ilgili yapılmış araştırmaları bibliyografi analizine tabi tutup, sonuçları değerlendirmek

Pulido-Fernández ve ark., (2019)

İspanya

Yeni bir turizm tipolojisi olarak ortaya çıkan zeytinyağı turizmini tanımlamak ve bu turizm türü içerisinde yer alan temel aktivitelerin neler olduğunu belirlemek

Cehic ve ark., (2020)

Hırvatistan

Hırvatistan’da zeytinyağı turizminin geliştirilebilmesi için gerekli unsurları belirleyip, bu unsurları Hırvatistan’ın mevcut durumu ile karşılaştırmak, ayrıca bu turizm türünün gelecekte de gelişiminin sağlanabilmesi için bir rehber sağlamak

D’auria ve ark., (2020)

İspanya

İtalya

Hırvatistan

İspanya, İtalya ve Hırvatistan’ın zeytinyağı turizmi açısından potansiyellerini karşılaştırarak, bu üç ülkede bu tür bir turizmin gelişmesi için yapılması gerekenleri ortaya koymak

Moral-Cuadra ve ark., (2020)

İspanya

Zeytinyağı turizmine bağlı olarak ortaya çıkan motivasyonun gastronomik deneyim üzerindeki etkisini ölçmek

Oplanıc vd. (2020)

Hırvatistan

Zeytinyağı müzelerini ziyaret eden turistlerin motivasyonlarını belirlemek

Parrilla-González ve ark., (2020)

İspanya

Zeytinyağı turizmini özel ilgi turizmi kapsamında incelenmiş, bu turizm çeşidinin bileşenlerini ortaya koymak ve bileşenler arasındaki olası ilişkilerin neler olduğunu tespit etmek

Pulido-Fernández ve ark., (2020)

İspanya

Zeytinyağı turistlerinin profillerini belirleyerek, bu turistlerin zeytinyağı turizmine olan taleplerine ilişkin motivasyonlarını, isteklerini ve ihtiyaçlarını ortaya koymak

Di-Clemente ve ark., (2021)

İspanya

İspanya’da yaşayan bölge sakinlerinin zeytinyağı turizmine ilişkin davranışları ile rasyonel ve duygusal tepkilerini araştırmak

Hwang ve Quadri-Felitti, (2021)

Kaliforniya

Amerika’daki zeytinyağı turistlerinin özelliklerini belirleyerek, turistlerin bu turizme yönelik motivasyon ve memnuniyetlerini ortaya koymak

Murgado- Armenteros ve ark., (2021)

İspanya

Zeytinyağı turistlerinin gittikleri destinasyonda önem verdikleri değişkenlerin neler olduğunu belirleyerek, bu turistleri talep ve isteklerine göre kategorize etmek


Tablo 8. Araştırmalarda Zeytinyağı Turizminin İncelendiği Bağlam ve Bakış Açısı


Kaynaklar

İncelendiği Bağlam


Bakış Açısı







López-Guzmán ve ark., (2016)



X


X


Aguera ve ark., (2017)




X

X


Cankül ve Ezenel, (2018)




X

X

X

Millán ve ark., (2018)

X



X

X


Tregua ve ark., (2018)

X


X



X

Folgado- Fernandez ve ark., (2019)

X



X


X

Pulido-Fernández ve ark., (2019)


X





Cehic ve ark., (2020)


X




X

D’auria ve ark., (2020)



X



X

Moral-Cuadra ve ark., (2020)




X

X


Oplanıc ve ark., (2020)


X


X

X


Parrilla-González ve ark., (2020)


X



X


Pulido-Fernández ve ark., (2020)


X



X


Murgado- Armenteros ve ark., (2021)

X




X



Sonuç

Bu araştırma kapsamında, zeytinyağı turizminin turizm literatüründe ne şekilde incelendiğini ortaya koymak amacıyla ilgili çalışmalar sistematik bir biçimde değerlendirilmiş ve konuyla ilgili çalışma yapmak isteyen araştırmacılar için bütüncül bir bakış açısı ortaya konulmaya çalışılmıştır. 

Zeytinyağı turizminin hem turistik deneyimler açısından hem de bölgesel kalkınma açısından oldukça önemli bir pazar türü olduğunu söylemek mümkündür. Zeytinyağı turizmi doğa dostu yapısı, mevsimsellik özelliğinin bulunmayışı ve bölgesel katkıları sayesinde sürdürülebilir bir turizm türüdür. Aynı şekilde içerisinde yer alan tadım, zeytinyağı üretim yerlerinin ziyaret edilmesi, zeytin ve zeytinyağıyla ilgili aktiviteler ile turistlerin deneyime aktif şekilde katılımlarını sağlayıp, yaşadıkları deneyimi eşsiz bir ürüne dönüştürmelerine imkân tanımaktadır. 

Bunun sonucunda da gastronomik deneyimler ve hatırlanabilir deneyimler için önemli bir rol üstlenmektedir.

Bu açıdan bakıldığında zeytinyağı turizminin kavramsal yapısının ortaya konulması, talep ve arz yönlerinin akademik bir bakış açısıyla değerlendirilmesi, bölge açısından sağladığı katkılar, tehlikeler, güçlü ve zayıf yönleri şeklinde incelemelerde bulunulması, bu turizm türünün gelişimi ve literatürde ilişkili olduğu kavramlara katkısı olması bakımından oldukça büyük bir önem taşımaktadır. 

Yapılan bu inceleme ile zeytinyağı turizmine ilişkin araştırmaların artan bir ilgiyle devam ettiği ve bu çalışmalar ile zeytinyağı turizminin farklı bakış açılarıyla değerlendirildiği görülmektedir. Özellikle Türkiye gibi zeytinyağı üretim potansiyeli bulunan ülkelerin bu pazarı anlamak ve stratejilerini söz konusu bu pazara uygun şekilde geliştirmek için, literatürdeki gelişmeleri takip etmesi ve bu tür çalışmalara katkı sunması, zeytinyağı turizminin gelişimi ve kavramsal yapısının sağlamlaştırılması noktasında önem arz etmektedir.

Kaynakça
Agüera, F. O., Cuadra, S. M., López-Guzmán, T. & Morales, P. C. (2017). Study of Demand on the Olive-Oil Tourism Case of Andalusia. Cuadernos de Turismo, 39(39), 437-453.
Cankül, D. & Ezenel, E. (2018). Bodrum Yarımadası ve Zeytinyağı Turizmi: Uygulanabilirliği Açısından Swot Analizi ile Değerlendirilmesi. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 13(3), 55-68.
Cehic, A., Mesic, Z. & Oplanic, M. (2020). Requirements for Development of Olive Tourism: The Case of Croatia. Tourism and Hospitality Management, 26(1), 1-14.
D’Auria, A., Marano-Marcolini, C., Cehic, A. & Tregua, M. (2020). Oleotourism: A Comparison of Three Mediterranean Countries. Sustainability, 12(21), 8995.
Di-Clemente, E., Campón-Cerro, A. M., Folgado-Fernández, J. A. & Hernández-Mogollón, J. M. (2021). Residents’ Attitude and Emotional Response to Oleotourism: A Case Study of Extremadura (Spain). Tourism Recreation Research, 1-14.
Folgado-Fernández, J. A., Campón-Cerro, A. M. & Hernández-Mogollón, J. M. (2019). Potential of Olive Oil Tourism in Promoting Local Quality Food Products: A Case Study of the Region of Extremadura, Spain. Heliyon, 5(10), e02653.
Greek Liquid Gold, (2021). https://www.greekliquidgold.com/index.php/en/. Erişim Tarihi: 28.10.2021. Hernández-Mogollón, J. M., Di-Clemente, E., Folgado-Fernández, J. A. & Campón-Cerro, A. M. (2019). Olive Oil
Tourism: State of the Art. Tourism and Hospitality Management, 25(1), 179-207.
Hwang, Y. & Quadri-Felitti, D. (2021). A Quest for the Healthy Lifestyle and Learning Experiences in Olive Oil Tourism. Journal of Tourism and Cultural Change, 1-17.
International Olive Oil Council, (2021). https://www.internationaloliveoil.org/. Erişim Tarihi: 27.10.2021.
López-Guzmán, T., Cañero Morales, P. M., Moral Cuadra, S. & Orgaz-Agüera, F. (2016). An Exploratory Study of Olive Tourism Consumers. Tourism and Hospitality Management, 22(1), 57-68.
Millán, G., Arjona, J. M. & Amador, L. (2014). A New Market Segment for Olive Oil: Olive Oil Tourism in the South of Spain. Agricultural Sciences, 2014.
Millán, G., Arjona-Fuentes, J. & Amador-Hidalgo, L. (2017). Olive Oil Tourism: Promoting Rural Development in Andalusia (Spain). Tourism Management Perspectives, 21, 100-108.
Millán, M. G., Pablo-Romero, M. D. P. & Sánchez-Rivas, J. (2018). Oleotourism as a Sustainable Product: An Analysis of Its Demand in the South of Spain (Andalusia). Sustainability, 10(1), 101.
Moral-Cuadra, S., Acero de la Cruz, R., Rueda Lopez, R. & Salinas Cuadrado, E. (2020). Relationship Between Consumer Motivation and the Gastronomic Experience of Olive Oil Tourism in Spain. Sustainability, 12(10), 4178.
Murgado-Armenteros, E. M., Parrilla-González, J. A. & Medina-Viruel, M. J. (2021). What Does the Olive Oil Tourist Value at The Destination? A Criterion for Olive Oil Tourism Segmentation. International Journal of Gastronomy and Food Science, 25, 100378.
Oplanic, M. & Cop, T. (2020). Olive Tourism: Understanding Visitors’ Motivations. Acta Turistica, 32(2), 141.
Parrilla-González, J. A., Murgado-Armenteros, E. M. & Torres-Ruiz, F. J. (2020). Characterization of Olive Oil Tourism as a Type of Special Interest Tourism: An Analysis from the Tourist Experience Perspective. Sustainability, 12(15), 6008.
Pulido-Fernández, J. I., Casado-Montilla, J. & Carrillo-Hidalgo, I. (2019). Introducing Olive-Oil Tourism as a Special Interest Tourism. Heliyon, 5(12), e02975.
Pulido-Fernández, J. I., Casado-Montilla, J. & Carrillo-Hidalgo, I. (2020). Understanding the Behaviour of Olive Oil Tourists: A Cluster Analysis in Southern Spain. Sustainability, 12(17), 6863.
Tregua, M., D’Auria, A. & Marano-Marcolini, C. (2018). Oleotourism: Local Actors for Local Tourism Development. Sustainability, 10(5), 1492.

Has aşçıbaşı Ahmet ÖZDEMİR olarak kaynak gördüğüm:
Sn. Eda ALPHAN'a "Zeytinyağı Turizmi Üzerine Yapılan Araştırmaların Sistematik Bir Derlemesi" isimli akademik çalışmaları için yürekten teşekkür eder mesleki yaşamlarında başarılar dilerim. Profesyonel gastronomik çalışmalarda mutlaka ihtiyacı olanlar tarafından örnek olarak dikkate alınacaktır.

Restoran Mutfağı Nasıl Kurulur?

Profesyonel Mutfaklarda Aşağıdaki Kaynak Olarak Gördüğüm Diğer Yazıları 'Da Okumak İsteyebilirsiniz...

* Genel Mutfak Bilimi Nedir?
* Profesyonel Mutfak Bölümleri Nelerdir?
* İyi Bir Mutfak Yönetiminde Verimlilik Nedir?
* Alakart ve Endüstriyel Mutfak Çeşitleri Nelerdir?
* Profesyonel Mutfak Çalışanlarının Özellikleri nelerdir?
* Otel ve Restoran Mutfak Organizasyonu nasıl yapılır?
* Modern Mutfak Üniteleri Nelerdir?
* Yönetici Mutfak Planlaması Nedir?
* Dünyada Mutfağın Tarihsel Gelişimi Nedir?
* Yiyecek–İçecek Departmanı Organizasyon Şeması nedir?
* Yeni Restoran Nasıl Açılır?
* Yeni Restoran Açarken En Çok Yapılan Hatalar Nelerdir?
* Yeni Restoran Konsepti Nedir? Nasıl Oluşturulur?
* Yeni Restoran Açarken Nelere Dikkat Etmeliyim?
* Uluslararası Gastronomi Danışmanlığı Nedir?
* Uluslararası Yiyecek Ve İçecek Danışmanlığı Alabilirmiyim?
* Şehrin En İyi Restoranlarına Nasıl Sahip Olabilirim?
* Şehrimde Kalıcı Bir Restoran Sahibi Olabilmek İçin Dikkat !!!
* Kesin Başarı İçin Restoran Danışmanlığı Almalımıyım?
* Dünyaya Örnek Olabilecek Yeni Restoran Projeleri Nelerdir?
* Yeni Restoran Açmak İsteyenlerin En Çok Sorduğu Sorular?
* Yeni Restoran Açarken Nelere Dikkat Etmeliyim?
* Yemek Fotoğraflarına Ve Yemek Stilistliğine Eleştirel Bir Bakış
* Gastronomi Araştırmalarında Yemeğin Kültürel Tarihi Nedir?
* Modern Mutfaklarda Sous Vide Pişirme Yöntemi Nedir?
* Profesyonel Mutfaklarda Pişirme Teknikleri Nelerdir?
* Günümüzde Fine Dining Restoranlarda Türk Mutfağının Yeri
* Yüksek Mutfak, Avangard Mutfak ve Rafine Mutfak Nedir?
* Parofesyonel Mutfaklarda Moleküler Gastronomi Konusundaki Görüşler Nelerdir?
* Profesyonel Otel Mutfağı Organizasyonu Nedir? Nasıl Yapılır?
* Gastronomi ve Mutfak Danışmanlığı & Kitchen Consulting
* Yeni Restoran Danışmanlığı & Restaurant Consulting
* Restoran Menü Danışmanlığı & Menu Consulting
* Yeni Restoran Konsept Tasarımı ve Danışmanlığı
* Yeni Restoran Mutfağı Nasıl Kurulur, Dikkat edilmesi Gerekenler Nelerdir?
* Yeni Restoran Menüsü Nasıl Yapılır?
* Yeni Restoran Konsepti Nedir? Nasıl Oluşturulur?
* Yeni Restoran Nasıl Açılır? How to Open a Restaurant?
* Yeni Restoran Açarken Nelere Dikkat Etmeliyim?
* Restoran ve Otel Düğün Menüleri (Örnek)
* Restoran ve Otel Menü Yönetimi Nedir?
* En iyi Ziyafet Menüleri Ve Protokol Hizmetleri Nedir?

*** Yukarıda belirtilmiş olan ve yazı içeriğindeki diğer etiketlenmiş konular ile ilgili alanlarda daha fazla bilgi ve gastronomi danışmanlığı alanında hizmet alanlarım içerisinde destek almak için iletişim bilgilerimden tarafım ile bağlantıya geçebilirsiniz. ***

Zeytinyağı Turizmi Üzerine Yapılan Araştırmaların Sistematik Bir Derlemesi


Türk Mutfağından Kaybolan Kerkük Yemekleri Nedir?

 Türk Mutfağından Kaybolan Kerkük Yemekleri Nedir? Ziyat AKKOYUNLU* Özet:  Bu makalede, Orta Asya’dan başlayarak Osmanlı’ya ve oradan da Ker...