19 Ekim 2021 Salı

Bir Tıp Kitabı: Haza Kitabu İlmi Hikmet Ani’ş Şifa

 Bir Tıp Kitabı: Haza Kitabu İlmi Hikmet Ani’ş Şifa


Bir Tıp Kitabı: Haza Kitabu İlmi Hikmet Ani’ş Şifa 
Hakkı ÖZKAYA  

Özet
Bu makalede, 19. yüzyıla ait bir tıp kitabı olan Haza Kitabu  İlmi Gikmet  Ani’ş-Şifa’nın tanıtımı yapılmıştır. Bu eser, 19. yüzyıl tıp ilmini günümüze yansıtması, dönemin dil özelliklerini aktarması ve zengin sözcük hazinesiyle Türk dili, Türk tebabeti, botanik ve eczacılık ile ilgilenenler açısından önem taşımaktadır. Türklerin Anadolu’ya gelişinden sonra kaleme alınmış tıp eserlerinin okunup incelenmesi, gerek tıp ilmi gerekse Türkçemiz açısından büyük önem taşımaktadır.

Bu çalışmadaki amacımız, Osmanlı döneminde yazılmış bir tıp metni olan Haza Kitabu İlmi Gikmet Ani’ş-Şifa’yı tanıtmak ve eserin tespit edebildiğimiz dil özelliklerini paylaşmaktır. Türkçe yazılmış tıp metinlerinin kelime hazineleri ve dil özelliklerinin araştırılması tıp tarihi çalışmaları ve Türk dili çalışmalarına katkı sağlayacaktır. Bu çalışmalar dünyada önemli bir konumda bulunan güncel Türk tebabetinin geçmişini, Türkçenin tıp ve eczacılık gibi bilim dallarındaki kullanımlarını daha iyi anlayabilmemize yardımcı olacaktır. 

Giriş 
Eski Anadolu Türkçesi ve Klasik Osmanlıca üzerinde yapılmış dil ve edebiyat çalışmalarının büyük çoğunluğu, dini ve edebi konularda yazılmış metinlerin çeşitli ilmi ölçütler ile incelenmesinden oluşmaktadır. Bu dönemin ürünleri arasında önemli bir yer tutan tıp metinleri üzerinde yapılan tıp tarihi çalışmalarının (Bayat, 2016, s. 16) aksine dil çalışmalarının sayıca az oluşu bilinen bir gerçektir.

Oysa Türkçenin o dönemde tıp bilimi karşısındaki durumunu yansıtması bakımından tıp yazmaları büyük önem taşırlar. Öte yandan bu yazmaların aydınlığa kavuşturulması, Türk dili araştırmacıları, tıp tarihi araştırmacıları ve tıpçıların yararlanabilecekleri bir duruma getirilmesi, tıp tarihi üzerinde yapılacak çalışmalara da katkıda bulunup Türkçe bilim diline hizmet etmek açısından önem arz etmektedir. 

11. yüzyılda Anadolu içlerine doğru harekete geçen Türkler,  karşılaştıkları kavimlerden ve İç Asya’daki birikimlerinden de yararlanarak çeşitli alanlarda ehemmiyetli eserler ortaya koymuşlardır. Türk dili ile yazılmış tıp kitapları da bunlar arasında yerini almaktadır. Türkler Anadolu’da Türk Tıp literatüründe yer etmiş birçok Türkçe tıp kitabı yazmış, bu kitaplarda, günümüz tıbbına göre kayda değer bilgiler vermişlerdir. Birçoğu tıp hekimi olan müellif veya müstensih tarafından yazılan veya tercüme edilen bu kitaplar, tıbbın birçok alt dalını kapsayacak bir muhtevaya sahiptir.

14. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar Arap harfleriyle yazılmış Türkçe tıp metinleri; 

dilinin sadeliği, Türkçe tıp terimlerini içermesi ve dönemin tıp anlayışına dair kıymetli bilgiler taşıması bakımından araştırmaya değerdir. Türk dili ve tıp terminolojisi bakımından ehemmiyete sahip bazı tıp kitapları şunlardır: Terceme-i Müfredât-ı İbni Baytar, Edviye-i Müfrede, Kâmilü’s-Sınâa Tercümesi, Müntahâb-ı Şifâ, Teshîlü’ş-şifâ, Tervîhü’l-ervâh, Tuhfe-i Mübârizî, Kitâb-ı Hülâsâ der İlm-i Tıbb, Yâdigâr Hazâinü’s-saâde, Bâh-nâme, Hülâsa, Tıbb-ı Nebevî, Kitâbü’l-Müntahâb fî’t-tıb, Miftâhü’n-nûr ve Hazâinü’s-Sürûr, Zâhire-i Murâdiye, Fâide-i Hassât, Mâddetü’l-hayât, Akrabadin Tercümesi, Mürşîd, Cerrâhiyyetü'l-Hâniyye, Mücerreb-nâme, Kemâliye, Sultâniye, Tuhfe-i Murâdî fî İlm-i Cevâhîr, Kitâbü'l-Mühimmât, Cerrâh-nâme, Kitâbü’t-tıbb, Vasiyyetnâme-i Kehhâlîn, Tuhfetü’l-Erîbi’n-Nâfia li’r-Rûhânî ve’t-tabîb, Gâyetü’l-Müntehâ fi-Tedbiri’l-Merzâ. 

Eski Anadolu Türkçesi dönemi tıp metinleri incelendiğinde, tercüme eserler ve telif eserler olmak üzere iki grup karşımıza çıkmaktadır. Tercüme olan eserler ağırlıklı olarak Arapça ve Farsçadan yapılan tercümelerdir. Anadolu Beylerinin Türkçeye yöneliş nedenleri milli bir dil bilinci oluşturma kaygısından değil, kendilerinin Arap ve Fars kültürüne yabancı oluşlarından ve büyük olasılıkla bu dilleri bilmemelerinden kaynaklanıyor olmalıdır. Telif eserlerin önemli bir yer teşkil etmesini de buna bağlayabiliriz (Doğan, 2014, s. 54). 

Eski Anadolu Türkçesi döneminde ve Klasik Osmanlı Türkçesi döneminde artarak devam eden çeşitli bilim dallarından yapılan çeviriler ve Anadolu-Balkanlar coğrafyasında telif edilen eserlerle Türk dilini yetkin bir biçimde kullanmaya yöneliş söz konusudur. Özellikle 14. Yüzyıldan itibaren bir kısmı telif, bir kısmı da çeviri pek çok eser kaleme alınmıştır. Bu dönemden itibaren tıp alanında Türkçe eserlerin ortaya konması, Türk dili ile bilim yapılabileceğini ortaya koymuştur. Klasik Osmanlıca Döneminde halk dili kullanılarak yazılan tıp metinleri tıp ve eczacılık alanında Türkçenin kelime hazinesini ortaya koymaları bakımından önemli bir yer teşkil etmektedir (Kültüral & Koç, 2012, s. 12). 

Klasik Osmanlıca döneminde yazılmış ve çevrilmiş tıp kitaplarının içeriğine göz attığımızda, kitaplarda hastalıkların belirtileri, tanıları ve tedavileri deneysel tıpla uyumlu olacak biçimde açıklanmış ve tıpta kullanılan den söz edilmiştir. Ameliyatlar, yazmaların bazılarında safhalarıyla bazılarında yöntem ve teknikleri ile İslam Tıbbı içinde ilk defa bu dönemde tıbbî resimlemeler kullanılarak anlatılmıştır. Ancak, kitaplarda kullanılan tedavi yöntemleri ve devaların gerek fizikî gerekse tıbbî tanıtımının aynı eser içinde bile  standart olmadığı  görülmektedir. Bir devâya ayrılan bilgi bazen birkaç  varak  sürerken  bir  başka  devâ  için  verilen  bilgi iki  üç  satırda  bitebilmektedir.  Bu  durum devânın  şöhreti  ve  kullanım  yaygınlığıyla ilgili olabilir (Zülfikar-Aydın, 1998, s. 23). 

21. Yüzyıl tıp penceresinden bakıldığında orijinal görülen bu dönem tıp yazmalarının modern tıp ile uyumlu bazı güncel bilgileri içerdiği,  Türk tıp biliminin gelişimine yadsınamayacak katkılar sağladığı genel ve çevresel bağlamlı değerlendirmelerde bir görüş ve kanaat olarak dile getirilmiştir (Bayat, 2016, s. 15). 

Haza Kitabu  İlmi Gikmet  Ani’ş-Şifa 

14. Yüzyıldan 19. yüzyıla kadar Arap harfleriyle yazılmış Türkçe tıp metinleri; dilinin sadeliği, Türkçe tıp terimlerini içermesi ve dönemin tıp anlayışına dair kıymetli bilgiler taşıması bakımından araştırmaya değerdir. Haza Kitabu  İlmi Gikmet  Ani’ş-Şifa adlı eser de 19. yüzyılın başlarında yazılmış devrinin hakim tıp çevirilerinin aksine Türkçe kaleme alınmış bir eserdir. Eserin telif edilmiş bir tıp kitabı olması, halk ağzıyla yazılmış olması sebebiyle dil araştırmaları için önemli veriler sağlamaktadır. Eserin Edirne’de yazıldığını düşünürsek cibermek fiilinin kullanıldığı coğrafyanın Edirne’ye uzak olduğu aşikardır. Bu kullanımın yazarın kendi dil özelliklerinden kaynaklanma ihtimali olduğu gibi kitabın hedef kitlesinin dil özelliklerinin göz önünde bulundurulması ihtimali de söz konusu olabilir. 

[11a] (1) Terkìb-i sefìf baş  illetleri içün ahşam vakti (2) ikişer dirhem isti mal olunur sinameki otuz, darçın on, ravend-i çìnì altı, (3) raziyane iki, anìsun iki, şeker altmış (4) baş agrısıyçün taze papadya çiçegi dürüşüp bir vukıyye (5) ya iki vakıyye olur, yedi kere su ile kaynadup ta kim su gidince (6) ol çiçegi sıkup suyunı alup bir fìlcan mı olur iki mi olur. (7) Ol suyu hınna ile karışdırup taze šıraş olup başına (8) sürüp ol çiçegi cibere dahı başına eküp 

Bu eserin bilinen tek nüshası, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı Muallim Cevdet Yazmaları’nda yer almaktadır. 615 İLM yer numarası, MC_Yz_K.000190 demirbaş numarası ile kayıt altına alınmıştır. Haza Kitabu  İlmi Gikmet  Ani’ş-Şifa adlı yazma eser 159 varaktır. Her sayfada 13 satır vardır. Hicretin 1143. yılında Hasan bin Abdullah tarafından Edirne’de kaleme alınmıştır. Ebatları 205x145, 145x95 milimetredir. Birkaç kelimenin dışında eserde hareke kullanılmamıştır. Nesih yazıyla kaleme alınmıştır. Haza Kitabu  İlmi Gikmet  Ani’ş-Şifa’nın başka bir nüshası tespit edilememiştir. 

Eserin adı eserin yazarı Hasan bin Abdullah tarafından verilmiştir. 1b numaralı sayfanın üstünde süsleme içine kırmızı mürekkep ile Haza Kitabu  İlmi Gikmet  Ani’ş-Şifa başlığı yazılmıştır. Müellif esere verdiği adı ve eserin yazılış amacını şöyle açıklamıştır: 

[1b]  (1)  Benim  azìzim bu šıb kitabını yazmasına sebeb oldur ki ben (2) gakìr altı sene mikdarı kafiristanı gezdüm. Kızılelma’ya (3) vardum. Bu  ilm deryasından kašre ve kašreden zerre kadar (4) tagsìl etdüm. Gikmet-i Huda Moskov çasarına iki def a (5) esìr düşdüm. Ve yine Allahu  azìmü’ş-şan bu bi-çareyi sıddìkuñ (6) gürmetine esìrlikden halas idüp  alem-i rüyada (7) gördüm ve ne gune firar olına bu bì-çareye keşf oldı. (8) Ve ba dehu İslam diyarına kadem basup ibtida belde-i Edrine (9) şehrine geldüm, gördüm ki niçe kişiler hayır gasenat [2a]  (1) ederlerdi. Gördüm ben fakìr elinden zerre kadar hayır işlemege (2) iktidarum olmamagıla düşünüp fikr ederek bildigim  (3) şeyler kimi Latin kitablarından ve kimi Türkistan ve kimi  Arabì  (4) kitablarından bu šıbbı ve bu kitabı te¢lìf etdüm. 

Buradan da anlaşılacağı üzere yazar eseri metinde bahsi geçen kitaplardan ve kendi tecrübelerinden yola çıkarak yazmış olmalıdır. 

Eserin Müellifi ve Telif Tarihi 

Haza Kitabu  İlmi Gikmet  Ani’ş-Şifa hicretin 1143. yılında Hasan bin Abdullah tarafından Edirne’de kaleme alınmıştır. Miladî olarak 1731 yılına denk gelmektedir. Hasan bin Abdullah’ın Edirne Selimiye Yazma Eser Kütüphanesi’nde 22 Sel yer numarası, 555 demirbaş numarası ile kayıtlı olan Eyyühe’lVeled Şerhi adlı eserine de ulaşılmıştır. Bu eser 19 satır 39 varaktan oluşmaktadır ve harekesiz nesih yazıyla kaleme alınmıştır. 

Müellifle aynı adı taşıyan bir müzehhib vardır. İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi. A. 6662 demirbaş numarasında kayıtlı Şeyh Hamdullah mushafının hem ulama üslûbunun benzersiz örneği olan zahriye sayfası, hem de aynı mükemmellikte bezenen serlevha ve hâtime sayfası, tezhib sanatındaki yükselişi gözler önüne seren eserlerden biridir. Bu eser devrin en kudretli müzehhiplerinden Hasan bin Abdullah’ın imzasını taşımaktadır. 

Konu Başlıkları ve Metnin İçeriği 

Yazar eserin başında kendi hayatından, ilim tahsil etmek için gittiği yerlerden ve görmüş olduğu tıp kitaplarından bahsetmiştir. Bu kısımda yazarın eserini Edirne’de kaleme aldığı ihtimaline ulaşabilmekteyiz. Türkçenin kelime hazinesinin belirli bir bölümünü ortaya koyması, tıp yazması olduğu için tıbbî terimlerin zenginliği, hastalıkların tedavisinde kullanılan ilâç terkiplerinde geçen alet ve bitki adları Haza Kitabu  İlmi Gikmet  Ani’ş-Şifa’da dikkat çeken unsurlardır. Eser 45 babdan oluşmaktadır. 

Babların içinde hastalıkların tanımları, ortaya çıkış nedenleri, kişilerde ortaya çıkardığı değişmeler ve belirtiler, kuluçka süreleri, gelişme evreleri; hastalıkla ilgili tedavi yöntemleri, tedavilerde kullanılan ilaçlar, tedavilerde kullanılan ölçü birimleri ve aletler, ilaçların elde edilmesinde kullanılan yöntemler, ilaçların birleştirilme oranları, vücut sağlığıyla ilgili tavsiyeler, eski tıpçıların görüşleri ve yazarın gözlemleri açıklanmaktadır. Eserin bölümleri şunlardır:  

Bab-ı evvel: Başa  arız olan  illetlerin  ilacları beyanındadır. 

Bu babda bütün baş ağrısı, yarım baş ağrısı, kel baş, baş dönmesi, göz kararması, melankoli gibi ağrı ve hastalık çeşitleri ile sevdadan ve safradan kaynaklanan baş ağrılarının sıcak ve soğuk ile ilişkilerini belirten bir tasnife gidilmiştir. Başa ve baştaki organlara arız olan hastalıkların tedavilerinde kullanılan ilaçlar ölçüleriyle tasnif edilmiştir.  

İkinci bab: Kulak marazı beyanındadır.  

Gece ağrıyan kulağa, kulak gürültüsüne ve çınlamasına, yelden ve soğuktan işitmez olan kulağa, bir seneyi geçmiş olan sağırlığa, ağrıyan ve işitmeyen kulağa, kurtlanmış kulağa, kulak dibinde olan şişkinliğe, kulaktan akan irin ve kulağın içinde oluşan yaralara, hafif kulak işitmezliğine, kulağa giren kurdun çıkarılmasına, kulak içinde yel olmasına yönelik sebeplere, tespitlere, geleneksel tedavilere, bu hastalıkların tedavisi için yeni denenmekte olan ilaç tariflerine yer verilmiştir. 

Üçüncü bab: Göze müte allik olan marazlar beyanındadır.  

Göze inen kara suya, göze perde çekilmesi ve ak düşmesine, nezleden dolayı şişmiş göze ve kan toplayıp kızarmış göze, ağrıyan göze, nevazil olan göze, sürekli yaşaran göze, kanlı ve dumanlı göze, göz kararmasına ve gözde küçük nesneler görülmesine, perde çekilmiş gözün dumanlı olmasına, buhar inmiş görmeyen göze, gözün daha iyi görmesine yönelik sebeplere, tespitlere, geleneksel tedavilere, bu hastalıkların tedavisi için yeni denenmekte olan ilaç tariflerine yer verilmiştir. 

Dördüncü bab: Burun  illetleri ve  ilaçların beyan eder.  

Burnun içinde yara ve uyuz olmasına, burnun koku almayıp tutulmasına, şişmiş buruna, sürekli kanayan buruna yönelik sebeplere, tespitlere, tedavilere, geleneksel tedavilere, bu hastalıkların tedavisi için yeni denenmekte olan ilaç tariflerine yer verilmiştir. 

Beşinci bab: Bogaz ve agız agrısı beyanındadır.  

Boğazda kılçık veya kemik kalmasına, dudakta yara ve yalama hastalığı olmasına, ağız içinde ve dışında yaralar olmasına, ağız kokusuna, boğaz ağrısı, yediğini yutamama veya zahmetle yutma ve nefes alamamasına, boğaz tutulmasına, hayvanda olan boğaz tutulmasına yönelik sebeplere, tespitlere, tedavilere, geleneksel tedavilere, bu hastalıkların tedavisi için yeni denenmekte olan ilaç tariflerine yer verilmiştir. 

Altıncı bab: Diş mu alece beyanındadır.  

Nezleden ağrıyan dişe, dökülüp sallanan dişe, çürüğü olmayıp da ağrıyan dişe, soğuktan ağrıyan dişe, sıcaktan ağrıyan dişe, boğaz mukozasında olan şişmeye yönelik sebeplere, tespitlere, geleneksel tedavilere, bu hastalıkların tedavisi için yeni denenmekte olan ilaç tariflerine yer verilmiştir. 

Yedinci bab: Yüzde olan maraz beyanındadır.  

Soğuk sudan veya yelden oluşan yüz yaralarına, yüzde oluşan beyaz lekelere, tuzlu balgamdan ve kanın rutubetinden olan yaralara yönelik sebeplere, tespitlere, geleneksel tedavilere, bu hastalıkların tedavisi için yeni denenmekte olan ilaç tariflerine yer verilmiştir. 

Sekizinci bab: Boyuna müte allik olan emrazlar beyanındadır.  

Boyunda olan şişlere, kırmızı lekelere yönelik sebeplere, tespitlere, geleneksel tedavilere, bu hastalıkların tedavisi için yeni denenmekte olan ilaç tariflerine yer verilmiştir. 
Dokuzuncu bab: Frenk zagmeti ve frenk uyuzu ve šuzlu balgam ve sıraca ve karınca yuvası beyan eder.  

Bütün azalarda beliren çiçek akçe ve mercimek gibi olan yaralara, dinara benzer yaralara başta ve yüzde fiske fiske kabaran ceviz büyüklüğündeki yaralara, delik delik olan yaralara, bilekler ve göğüslerdeki sızılara yönelik sebeplere, tespitlere, geleneksel tedavilere, bu hastalıkların tedavisi için yeni denenmekte olan ilaç tariflerine yer verilmiştir. 

Onuncu bab: Eìk-i nefes ve rìk  ilacı beyan eder.  

Nefes darlığına ve öksürüğe, nefesi tutulup sesi çıkmayana, göğüs ağrısına, yürek oynamasına ve romatizma hastalığına, verem ve hafakan hastalığına, seyl hastalığına kan tükürme ve sevdadan kaynaklanan haftalıklara, verem hafakan ve eski hastalığına, yürekte yel olmasına, karnın yel ile dolması ve kabızlığa yönelik sebeplere, tespitlere, geleneksel tedavilere, bu hastalıkların tedavisi için yeni denenmekte olan ilaç tariflerine yer verilmiştir. 

On birinci bab: Mi dede olan emrazları ve kusmasını beyan eder.  

Kusmaya, mideye, göğse damak hastalıklarına, midede olan hıltlara, kusmaya ve safradan olan ishale, mide bulantısına, mide soğukluğuna, mide fesadına yönelik sebeplere, tespitlere, geleneksel tedavilere, bu hastalıkların tedavisi için yeni denenmekte olan ilaç tariflerine yer verilmiştir. 

On ikinci bab: Bevasıra müte allik olan emrazı beyan eder.  

Basur yüzünden olan kabız hastalığına, ishal hastalığına, kanlı basura, irinli basura, makatında meme olanlara, makatında şekil bozukluğu olanlara, basurdan kaynaklanan halsizliğe, bağırsaklarda olan ağrılara, makattan kan gelmesine, göbek burulmasına, hem içerden hem de dışardan gelişen basur hastalığına, makat yarılmasına, makattaki kurtlanmaya, makatta olan yanmalara ve kabuklanmalara yönelik sebeplere, tespitlere, geleneksel tedavilere, bu hastalıkların tedavisi için yeni denenmekte olan ilaç tariflerine yer verilmiştir. 

On üçüncü bab: İstiska marazı[na] müte allik olan  illetleri beyan eder.  

Göbeğin dışarı çıkıp karnın şişmesine, siroz hastalığına, karın bölgesinde biriken sulara, göbeğin şişmesinden kaynaklanan ateşe yönelik sebeplere, tespitlere, geleneksel tedavilere, bu hastalıkların tedavisi için yeni denenmekte olan ilaç tariflerine yer verilmiştir. 

On dördüncü bab: Humma ibtidasından ve sıtmaların ibtidasından  illetleri beyan eder.  

Safradan ve balgamdan olan sıtmalara, gün aşırı olan sıtmalara, kış günü tutan sıtmalara yönelik sebeplere, tespitlere, geleneksel tedavilere, bu hastalıkların tedavisi için yeni denenmekte olan ilaç tariflerine yer verilmiştir. 

On beşinci bab: Šalaka müte allik olan mu alece beyanında.  

Dalak sertliğine, dalakta olan tıkanmalara, sağ yanında şiş ve sancı olanlara yönelik sebeplere, tespitlere, geleneksel tedavilere, bu hastalıkların tedavisi için yeni denenmekte olan ilaç tariflerine yer verilmiştir. On altıncı bab: Yarakan ya nì Türkice sarılık emrazın beyan eder.  

Safradan kaynaklanan sarılığa, sevdadan kaynaklanan sarılığa, hem safradan hem sevdadan olan sarılığa, ciğer hararetinden olan sarılık hastalığına, zehirli hayvanın ısırması sebebiyle oluşan sarılığa, gözde olan sarılığa yönelik sebeplere, tespitlere, geleneksel tedavilere, bu hastalıkların tedavisi için yeni denenmekte olan ilaç tariflerine yer verilmiştir. 

On yedinci bab: Böbreklere olan  illetleri ve mu alece beyanındadır.  

Böbreklerdeki yaralara, böbreklerden kaynaklanan irinli idrara, bel ağrılarına, böbrek taşlarına yönelik sebeplere, tespitlere, geleneksel tedavilere, bu hastalıkların tedavisi için yeni denenmekte olan ilaç tariflerine yer verilmiştir. 

On sekizinci bab: Mesanede olan emrazıñ  ilacı beyanındadır. 

Mesanedeki şişlikten kaynaklanan kasık ağrısına, mesanede oluşan taş ve kuma, idrar yolundaki taşlara, idrarı durmayana, mesanede olan irinlere, bel soğukluğuna, kesik kesik idrar yapmaya yönelik sebeplere, tespitlere, geleneksel tedavilere, bu hastalıkların tedavisi için yeni denenmekte olan ilaç tariflerine yer verilmiştir. 

On dokuzuncu bab: Selesü’l-bevl ve döşege işemek  ilacı bildürir.  

Kendi kendine akan idrara, yatağını ıslatanlara, idrarı kesilmeyenlere, bel soğukluğu olanlara yönelik sebeplere, tespitlere, geleneksel tedavilere, bu hastalıkların tedavisi için yeni denenmekte olan ilaç tariflerine yer verilmiştir. 

Yirminci bab: Kabzu’l-bevl  ilacın bildürir. 

Sevdadan olan idrar yolu tutulmasına yönelik sebeplere, tespitlere, geleneksel tedavilere, bu hastalıkların tedavisi için yeni denenmekte olan ilaç tariflerine yer verilmiştir. 

Yirmi birinci bab: Zekeriñ ve hayalarıñ şişleriñ ve ceragatiñ  ilaçlarıñ beyanındadır.  

Kan ile karışık irinlerden kaynaklanan hâya şişlerine, ata binmekten veya düşmekten meydana gelen şişlere, balgamdan olan şişlere, sevdadan kaynaklanan şişlere, hâyada olan şişlere, kasıkta olan yellere yönelik sebeplere, tespitlere, geleneksel tedavilere, bu hastalıkların tedavisi için yeni denenmekte olan ilaç tariflerine yer verilmiştir. 

Yirmi ikinci bab: Fıtık ya nì kasuk yarugınuñ  ilacı beyanındadır.  

Kasığın yarılmasından kaynaklanan ağrılara, çocuklarda oluşan fıtıklara, yeni doğanlarda olan fıtıklara, büyük oğlanlarda olan fıtıklara yönelik sebeplere, tespitlere, geleneksel tedavilere, bu hastalıkların tedavisi için yeni denenmekte olan ilaç tariflerine yer verilmiştir. 

Yirmi üçüncü bab: Zeker-i za ìf beyanındadır.  

Kalbin ve ciğerin yağlanmasından kaynaklı zayıflığa, böbreklerin zayıflığından kaynaklı güçsüzlüğe, beden zayıflığından kaynaklanan isteksizliğe, erlikten kalanlara, hamile kalamayan hanımların sıkıntılarına yönelik sebeplere, tespitlere, geleneksel tedavilere, bu hastalıkların tedavisi için yeni denenmekte olan ilaç tariflerine yer verilmiştir. 

Yirmi dördüncü bab: Gayız kanı çok akıp kesilmediginiñ  ilacı beyanındadır.  

Sürekli adet görenlere, rahminden akıntı gelenlere, adet kanı koyu olanlara, adet göremeyenlere yönelik sebeplere, tespitlere, geleneksel tedavilere, bu hastalıkların tedavisi için yeni denenmekte olan ilaç tariflerine yer verilmiştir. 

Yirmi beşinci bab: Gayız görmeyen  avratıñ  ilacı beyanındadır.  

Hamile bayanlar dışındaki adet görmeyen kadınlara yönelik sebeplere, tespitlere, geleneksel tedavilere, bu hastalıkların tedavisi için yeni denenmekte olan ilaç tariflerine yer verilmiştir. 

Yirmi altıncı bab: El-kısır.  

Meni yetersizliğinden dolayı hamile kalamayan kadınlara, rahimlerindeki ödem dolayısıyla hamile kalamayan kadınlara, şişmanlıktan kaynaklanan, depresyon gibi ruhî rahatsızlıklardan kaynaklanan kısırlıklara yönelik sebeplere, tespitlere, geleneksel tedavilere, bu hastalıkların tedavisi için yeni denenmekte olan ilaç tariflerine yer verilmiştir. 

Yirmi yedinci bab: Gamile hatunlar ve doğuran lavza hatunlara müte allik olan  illetleriñ beyanındadır.  

Hamile olup olmadığını öğrenmek isteyen kadınlara, hamileliğin yirminci haftasında bebeğin kımıldamaya başlamasına, hamileliği boyunca zayıflayan kadınlara, doğum vaktindeki sarılık hastalığına, hamileliği boyunca ağrı çeken kadınlara, doğum esnasında bebeğin ters geldiği durumlara, doğum esnasında kasılma sebebiyle bebeğin çıkmaması durumuna, doğum ağrısı gelmeyen kadınlara, doğurduktan sonra ağrısı kesilmeyen kadınlara, doğum akıntısının kesilmemesi durumuna, doğumdan sonra kanamanın dur mamasına, doğumdan sonra kesilmeyen göğüs akıntılarına, doğumdan sonraki şişkinliğe, hamilenin göğüslerindeki şişkinliklere, sütü yeterli gelmeyen loğusa kadınlara, uyku bozukluğu olan bebeklere, ishal olan bebeklere, idrar yolundan kan gelen bebeklere, bebeklerde oluşan kurtlanmalara, bebeklerin karın şişlerine ve ağrılarına, bebeklerde oluşan basura yönelik sebeplere, tespitlere, geleneksel tedavilere, bu hastalıkların tedavisi için yeni denenmekte olan ilaç tariflerine yer verilmiştir. 

Yirmi sekizinci bab: Sancu  illetlerin ve mu alecelerin beyan eder.  

Durduk yerde sancısı olanlara, karın ağrılarına, basur ağrılarına, yürekde olan kurtlanmaya, kasık yellerinden kaynaklı sancılara, sol göğüs altında oluşan sancılara, vücudun sağ tarafında olan sancılara yönelik sebeplere, tespitlere, geleneksel tedavilere, bu hastalıkların tedavisi için yeni denenmekte olan ilaç tariflerine yer verilmiştir. 

Yirmi dokuzuncu bab: Sara  zagmetine müte allik olan agvali beyan eder.  

Saradan kaynaklanan ağrı ve kasılmalara yönelik sebeplere, tespitlere, geleneksel tedavilere, bu hastalıkların tedavisi için yeni denenmekte olan ilaç tariflerine yer verilmiştir. 

Otuzuncu bab: Šamla müte allik olan agvalleri beyan eder.  

Damla hastalığı sebebiyle oluşan dil tutulmasına yönelik sebeplere, tespitlere, geleneksel tedavilere, bu hastalıkların tedavisi için yeni denenmekte olan ilaç tariflerine yer verilmiştir. 

Otuz birinci bab: Ta un agvallerini beyan eder.  

Taundan kaynaklı deri döküntülerine, taun kaynaklı yüksek ateşe ve taun kaynaklı ağrılara yönelik sebeplere, tespitlere geleneksel tedavilere, bu hastalıkların tedavisi için yeni denenmekte olan ilaç tariflerine yer verilmiştir. 

Otuz ikinci bab: Baras ve ak ve kara bahakıñ mu alecesi beyanındadır.  

Gövdede ortaya çıkan lekelere, derinin yüzeyinde olan olan abraşlık rahatsızlıklarına, derinin iç kesiminde olan baras rahatsızlıklarına, cüzzam rahatsızlıklarına, abraşlık nedeniyle psikolojik sorunlar yaşayanlara, saçı sakalı dökülen adamlara, verem ve geçmeyen öksürük için, zekâyı kuvvetlendirmek için, frengi için, basur ve yan ağrısı için, dalak ve kemikte olan safra için, saç sakal gürleşmesi için, el ayak dolaması için, kulunç ve tırnak batması için, göz nurunu arttırmak için, bel sızısı için sarılık ve bel soğukluğu için, solucan ve basur için, ağız kokusu ve kulunç için, göz kararması ve baş dönmesi için, kulakta olan ödemler için, zehirli hayvan sokmaları için, akla zeyreklik vermek için, unutkanlık için, benzi kızıl ve güzel etmek için, ağız kokusunu gidermek ve eklemlerdeki sızıları kesmek için, ağızdan gelen kara suyu kesmek için, bedende olan yelleri kesmek için, yarım baş ağrısı için ve idrar yolunu açmak için, göz dönmesi gidermek için, iştahı açmak için, balgam ve sevdadan kaynaklanan melankolik rahatsızlıklar için, baş dönmesini gidermek için, kan kusmayı durdurmak için, ishali kesmek için, mide soğukluğuna, hazımsızlık yaşayıp kusana, acı sidik rahatsızlığını kesmek için, zatürre ve frengi hastalığı için, basur ve yabis rahatsızlığı için, nikris ve yan başında olan rahatsızlıklar için, göze parlaklık vermek için, ses kısıklığını gidermek için, nefes darlığı ve diş çürüğü için, göğüs daralması ve kalp çarpıntısı için, eli ayağı ve makatı yarılanlar için geleneksel tedavilere, bu hastalıkların tedavisi için yeni denenmekte olan ilaç tariflerine yer verilmiştir. Ayrıca hastalıkların teşhisleri ve nedenlerine değinilir. 

Otuz üçüncü bab: İsti mal olunan ma cun beyanındadur.  

Cüzzam hastalığı, bağırsak solucanı ve safra çıkarmak için, zehirli hayvan sokmasına, sancı için kuduz hastalığı için, tatar kurdu rahatsızlığı için, idrarı durmayanlar için, bel ağrısı ve iktidarsızlık için, kadın kısırlığı için, yediğini hazm edemeyenler için, safrayı ve balgamı yok etmek için, yel için, verem ve hafakan için, bedende olan sızı ve kulunç için tedavilere, tedavilerde kullanılan ilaçlara ve bu ilaçların tariflerine yer verilir. Ayrıca hastalıkların teşhisleri ve nedenlerine değinilir. 

Otuz dördüncü bab: Ba zı münasib olan beyanında acalinus balgamı.  

Balgamdan olan eski hastalıkları gidermek için, eski göz ağrılarını gidermek için, safradan kaynaklı ishali kesmek için, unutkanlığı gidermek için, baş dönmesini kesmek için, ödem ve kulunç gibi haller için, göz kuruluğunu tırnak körlüğünü ve balgamdan olan baş ağrılarını gidermek için, mafsal ağrılarını kesmek için tedavilere, tedavilerde kullanılan ilaçların yapımlarına yer verilir. Ayrıca hastalıkların teşhisleri ve nedenlerine değinilir. 

Otuz beşinci bab: Ba zı lazım olunan kursları beyan eder. 

Nefes darlığı rahatsızlığı için, mide rahatsızlıkları için, kalp ağrıları ve akciğer hastalıkları için, hararetin kesilmesi için tedavilere, tedavilerde kullanılan ilaçların yapımlarına yer verilir. Ayrıca hastalıkların teşhisleri ve nedenlerine değinilir. 

Otuz altıncı bab: Sefìfler beyan olunur.  

Hafakan rahatsızlığı için, ayaklarında derman olmayanlar için, yürek çarpıntıları için, sevdadan kaynaklanan rahatsızlıklar için, hazımsızlık için, cinsel gücü arttırmak için tedavilere, tedavilerde kullanılan ilaçların yapımlarına yer verilir. Ayrıca hastalıkların teşhisleri ve nedenlerine değinilir. 

Otuz yedinci bab: Şarablar beyanındadır.  

Basur hastalığı için, idrar yolları enfeksiyonu için, baş dönmesi için, kusmayı kesmek için, harareti kesip mideye kuvvet vermek için, baş ağrısını gidermek için, iştah açmak için, safradan kaynaklanan hastalıkları hafifletmek için, susuzluğu dindirmek için, nikris ve öksürük rahatsızlığı için, safra ve balgamdan kaynaklanan rahatsızlıklar için tedavilere, tedavilerde kullanılan ilaçların yapımlarına yer verilir. Ayrıca hastalıkların teşhisleri ve nedenlerine değinilir. 

Otuz sekizinci bab: İgtikan agvali beyan eder.  

Kabız hastalığı için, vücutta oluşan bazı ödem ve siğillerin giderilmesi için tedavilere, tedavilerde kullanılan ilaçların yapımlarına yer verilir. Ayrıca hastalıkların teşhisleri ve nedenlerine değinilir. 
Otuz dokuzuncu bab: Şaflar beyanındadur.  

Belde oluşan ağrılar için, midede oluşan safra ve balgamı kesmek için tedavilere, tedavilerde kullanılan ilaçların yapımlarına yer verilir. Ayrıca hastalıkların teşhisleri ve nedenlerine değinilir. 
Kırkıncı bab: Ba zı lazım olan merhem beyanındadır.  

Kapanmayan yaraların tedavisi için, irinli yaralar için, kılıç yaraları ve diğer alet yaralarının kapanması için, havalanmış yaralar ve çıbanlar için, yüksek sıcaklık nedeniyle kapanmayan yaralar için tedavilere, tedavilerde kullanılan ilaçların yapımlarına yer verilir. Ayrıca hastalıkların teşhisleri ve nedenlerine değinilir. 

Kırk birinci bab: Šuzlar beyan olunur.  

Akan kanı kesmek için, açık yarayı kurutmak için, geçmeyen yaralar için, bedenin güzel kokması için tedavilere, tedavilerde kullanılan ilaçların yapımlarına yer verilir. Ayrıca hastalıkların teşhisleri ve nedenlerine değinilir. 

Kırk ikinci bab: Yakular beyanındadur.  

Aranus yakısı, kırılmış kemiklerin kaynaması için, bel ağrısını kesmek içi, zift yakısı bel ağrıları için, düşmelerden ve vuruklardan kaynaklanan yaralar için tedavilere, tedavilerde kullanılan ilaçların yapımlarına yer verilir. Ayrıca hastalıkların teşhisleri ve nedenlerine değinilir. 

Kırk üçüncü bab: Dehneler çıkarmak beyanındadur. 

Ağrıların ve sızıların kesilmesi için, mafsal ağrıları için; kulunç, baş, omuz ve bilek ağrıları için, yan baş ağrısı için, sızı ve bel ağrısı için, sinirleri yumuşatmak için, cüzzam ve frengi için, kararmış ve sararmış dişler için tedavilere, tedavilerde kullanılan ilaçların yapımlarına yer verilir. Ayrıca hastalıkların teşhisleri ve nedenlerine değinilir. 
Kırk dördüncü bab: Ba zı  acaìb  amel beyan olunur.  

Bedene kuvvet vermek için, beyin faaliyetlerini hızlandırmak için, doğurganlığı artırmak için tedavilere, tedavilerde kullanılan ilaçların yapımlarına yer verilir. Ayrıca hastalıkların teşhisleri ve nedenlerine değinilir. 

Kırk beşinci bab: Kan alması agvalin beyan eder. 

Kan almanın koşulları, kimlerden kan alınabileceği, kan alma zamanları konuları işlenir. Bu konular hususunda bilinmesi gereken kurallar açıklanır. 

Metin Yayıma Hazırlanırken İzlenen Yol 

Metnin transkribe edilmesinde umumileşmiş transkripsiyon işaretleri kullanılmıştır.  Metin kurulurken her sayfa başındaki varak numarası kalın yazılarak 1b, 2a, 2b şeklinde gösterilmiştir. Sayfaların satır numaraları yay işareti içinde içinde (1), (2), (3) şeklinde satırın başına yazılmıştır ve metin tamiri ‘[]’ köşeli parantez ile yapılmıştır: 

74b (1)  ve besbase, ve kakule, ve sopalak, ve dar-ı fülfül, (2)  ve zencebìl, ve šavugın katısı içinde olan (3)  zardan kurumuş ola her birinden bir dirhem. Bunları (4)  sagk eyleyüp ayva şerbeti ile veyahud mersìn şerbeti[i] (5)  ile ma cun eyleyeler. 

Metin oluşturulurken her babda metin paragraflara ayrılmış, metnin içerisinde noktalama işaretleri kullanılmıştır. 

Bab-ı evvel: Başa  arız olan (4)  illetlerin  ilacları beyanındadur. Malhülya ve sevda (5) def ine karanfìli yumşak dögüp suda ıslada ta kim (6) kuvveti suya çıka sıkup suyına şeker katup (7) içeler nafi dür. Ve dahı baş agrısına bir mikdar afyunı (8) filori gibi idüp derisine yapışdırup ol sa at (9) agrısı šurunca kala. 

Okunamayan kelime olduğu zaman yay içinde üç nokta işareti (…) kullanılmıştır. 

41b (12)  Bunları sagk idüp (...) ile kurslar düzeler. 

Sonuç 
Cerrâhî bir metin olmasının yanında bazı hastalıkların teşhisi ve tedavisi hakkında da bilgiler veren, çeşitli ilaç terkiplerini anlatan Haza Kitabu  İlmi Gikmet  Ani’ş-Şifa, Hasan bin Abdullah tarafından Türkçeyle yazılmış, Osmanlı Türkçesi dil özelliklerini gösteren önemli bir eserdir. 19. yüzyıla ait cerrahî yazmaların sayısı çok fazla değildir. Sayısı az olan bu eserler üzerinde çalışmanın çeşitli zorlukları vardır. 

Arap alfabesiyle yazılmış metinleri doğru okumanın yanında tıp sahasıyla ilgili çeşitli terim ve kavramlara da vâkıf olmak gerekir. Bu tür metinlerin söz varlığının anlamını tespit etmede karşılaşılan en büyük güçlük, bu alanın terimlerinin bulunabileceği yayınların azlığından kaynaklanmaktadır. Biz de makalemizde bu eseri tanıtarak bu sorunun çözülmesine bir katkı sağlamayı amaçladık.  

Dünyadaki diller konuşuldukları ülkelerin kültürlerini, sanatlarını ifade edebilmeleri, ve üretilen bilgileri değerleri sonraki nesillere başarıyla aktarabilmeleri ölçüsüyle değerlendirilir. Ancak bunun yanında dillerin ilmî gelişmelere ayak uydurabilmesi, zaman içerisinde ortaya çıkan yeniliklere kendi içerisinde karşılıklar bulabilmesi de dillerin değer ölçütlerinden biridir. 

Bu doğrultuda yazma eserler dillerin değişme ve gelişmesinin tespit edilebileceği en önemli kaynaklardır. Doğrudan insanlara faydalı olmak amacıyla kaleme alınmış olan tıp yazmalarının da hem dil açısından hem de hastalıklar ve tedavi yöntemleri ile ilgili bilgileri yansıtması bakımından ayrı bir öneminin olduğu muhakkaktır. Bu bağlamda biz de Klâsik Osmanlı Türkçesi dönemine ait, Hasan bin Abdullah’ın Haza Kitabu  İlmi Gikmet  Ani’şŞifa adlı tıbbî içerikli eserini tanıtmaya çalıştık.  

Kaynakça 
Bayat, A. H.; Okumuş, N. (2004). Mahmûd-ı Şirvânî, Mürsîd (Göz Hastalıkları). Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı.  
Bayat, A. H. (2016). Tıp Tarihi. İstanbul: Zeytinburnu Belediyesi Kültür Yayınları. 
Doğan, Ş. (2014). "Bir Eski Oğuz Türkçesi Metni: Risâle-i Bevâsîr". Türük Uluslararası Dil, Edebiyat ve Halkbilimi Araştırmaları Dergisi, 53-117. 
Kültüral, Z., & Koç, A. (2012). Derviş Muhammed bin eş-Şeyh el-Ankaravi, Durrü’l-Meknûn (saklı İnciler), Giriş-Metin-Dizin-Tıpkıbasım. Konya: Palet. 
Zülfikar-Aydın, M. B. (1998). 18. yüzyıla Ait Türkçe ''Müfredat'' Kitapları ve Türk Tarihindeki Yeri. Tıp Tarihi Araştırmaları, Sayı: 7, s. 55-168. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Türk Mutfağından Kaybolan Kerkük Yemekleri Nedir?

 Türk Mutfağından Kaybolan Kerkük Yemekleri Nedir? Ziyat AKKOYUNLU* Özet:  Bu makalede, Orta Asya’dan başlayarak Osmanlı’ya ve oradan da Ker...